Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Gelin bugün biz de daralmış, bunalmış bir insana ışık olalım...
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 3/15/2024 11:34:26 AM


.
MUHTEREM SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZDEN MEKTUP
GELİN BUGÜN BİZ DE DARALMIŞ, BUNALMIŞ BİR İNSANA IŞIK OLALIM

Kıymetli yavrum,
Yıllarca önceydi. Bir akşamdı. Danıştay’dan çıkıyordum. O gün beni üzen, kıran, inciten bazı durumlar olmuştu. Çok zor yürüyordum. İçimde gittikçe büyüyen bir bezginlik, bir sıkıntı vardı. Dudaklarımda Yunus’un mısraı, mırıldanıyordum. “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı” diyordum. Birden Danıştay’ın önündeki parkın bahçıvanının sesini duydum. Anadolu’nun o yiğit, o mert çocuğu, sevgili Mustafa “Merhaba Sabri Bey nasılsın?” dedi. Sesi yeni doğan güneşin ilk ışıkları gibi idi. Huzur veren, sükûnet veren, dinlendiren bir ses. O seste hiçbir sun’îlik, samimiyetsizlik, riyakârlık yoktu. Yeni yağmış kar gibi bembeyaz, tertemizdi. Birden içimin ışıdığını, aydınlandığını hissettim. Sıkıntılarım duman gibi dağıldı. Yok oldu. Kendimi çok ama çok güçlü hissettim. Düşünün efendim, bir hatır sorma deyip geçmeyelim. Bazen bir hatır sorma hasta insanı iyileştirir, mutsuz insanın içini ışıkla, renkle doldurur.

Yine bir gün akşamüstü Danıştay’dan çıktım, gazete alacaktım. Hala orada, Danıştay’ın köşesinde bir büfe vardır, orada işte bilindik şeyler satılır. Benden evvel sıra bir delikanlınındı, o delikanlı girdi, yaklaştı büfeye, dedi ki “bana iki tüp aspirin verir misiniz?” . Birden irkildim böyle. Bana öyle geldi ki o çocuk intihar edecek. Ürperdim. Ama ne diyebilirim tanımıyorum, bilmiyorum. Yaklaştım yanına, “Yavrum” dedim “şu karşıdaki binayı biliyor musun” dedim, “biliyorum amca, Danıştay” dedi. “İşte” dedim “benim eşim orada savcı” dedim. Baktı yüzüme hani niye böyle söylüyor der gibi. “O” dedim “geçenlerde başı ağrımış, duruşmaya girecekmiş bir aspirin almış, mide kanaması yaptı, günlerce sancı çekti”. “Aman yavrum” dedim, “Allah seni esirgesin”, ve sırtını sıvazladım, “bak aslan gibi delikanlısın” dedim, “kıyamam sana yavrum” dedim, “hadi güle güle” dedim.

Ertesi günü heyetten çıktım, kapı çalındı, sekreter hanım dedi ki, “efendim bir genç insan sizinle görüşmek istiyor”. “Buyursun” dedim. Elinde kocaman bir buket var, geldi içeri, “beni tanıdınız mı” dedi, “tanıdım yavrum” dedim ama ben arada bir irtibat kuramadım, büfede iki kelime konuştum, hem benim ziyaretime geliyor, hem de kocaman buket yaptırmış. “Efendim ben hayatımı size borçluyum”, dedi. “Hatırlıyor musunuz, iki tüp aspirin istemiştim, ben onların ikisini de içip intihar edecektim, ama siz öyle bir bana hitap ettiniz ki, öyle bir sırtımı okşadınız ki, eve geldim, ‘demek ki hayatta hala beni sevebilen insanlar varmış’ dedim, o aspirinleri aldım çöpe attım ve size gelmeye karar verdim” dedi. Çocuk bunu anlatırken ağlamaya başladı, ben de dinlerken ağlamaya başladım. Sarıldık birbirimize.

Şimdi yavrum düşünebiliyor musun, bir çift söz, bir de sırtını şöyle bir sıvazladım o kadar.
Mesele burada efendim. Yerine göre bir bakış, bir çift söz bir okşayış bir insanı yemin ederim ki intihardan döndürebilir. Bu hepimiz için bahis konusu olabilir, onun için aman istirham ediyorum, çevremizdeki insanlara dikkat edelim. Gelin bugün biz de daralmış, bunalmış bir insana ışık olalım...
Selam, saygı ve sevgi ile.


Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

Selamlar, rahmet, bereket, afiyet ve huzur içinde geçecek hayırlı cumalar.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]