.
MUHTEREM SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZDEN MEKTUP
*EN KIYMETLİ HAZİNEMİZ ZAMANIMIZDIR*
Kıymetli yavrum,

Çocukluğumdan beri, işittiğim bir söz vardır; “vakit öldürmek” diye. Yine çocukluğumdan beri hayret ederim, o kadar çok vaktimiz var mı ki, işte geldik, gidiyoruz. Yaşadığımız sürece, zamanı değerlendirmek durumunda değil miyiz? Bir taraftan her gün yeni bir şeyler öğrenmek, bir taraftan insanlara faydalı olmak gerek.

İlkokulu, Ankara’da Devrim İlkokulu’nda okudum. Şefika Çoruh gibi, Münire Öncel gibi, Nükhet Arıman gibi çok değerli öğretmenlerimiz vardı. Bize hep “Aman çocuklar, zaman çok kıymetli, çok iyi değerlendirin. Dakikasını bile kaybetmeyin” diye nasihat ederlerdi. O zamanlar, plastikten, tahtadan yumurtalar vardı. Onları çoraplarımızın içine koyar, sökülen yerlerini örerdik. Bize, çorap yamamasını da öğretmişlerdi. Düğme nasıl dikilir, ilik nasıl açılır, hep bize öğretilenler arasındaydı. Daha o yaşlarda, günlük tutardık. Resim yapardık, desen çalışırdık. Hepimizin bir saksısı vardı. o saksılarda, çeşitli çiçekler yetiştirir, tabiat sevgisini duyardık.

Rahmetli annem, bana şiirler okur, şiir ve edebiyat zevkini duyumsatırdı. Daha o yaşlarda, resim sergilerine giderdim. Tabloların önünde uzun uzun durur, o tablodaki güzellikleri görmeye çalışırdım. 39 yıl çalışma hayatından sonra, 1999 da emekliye ayrıldım. Ertesi günü kitap yazmaya başladım. 14 cilt kitabım çıktı. Şimdi 15.yi hazırlıyorum. Kısmet olursa, yaşadığım sürece de, diğer ciltleri çıkartacağım. Bunları şunun için yazıyorum. Bizler, vakit öldürmeye değil, vakti değerlendirmeye geldik.

Aman dikkatli olalım. Kimi nakış sever, kimi yün örgüsü, kimi de dikiş… Bunların hepsi güzel meşguliyetler. Hepsi de, insanı huzura ve mutluluğa götürür. Mutsuzum, huzurum yok diyenler, hiç bunları düşünüyorlar mı?
Yaşadığımız sürece hep bir yarış içinde olacağız. İyinin, doğrunun, güzel olanın, estetik olanın, ince ve zarif olanın peşinden gideceğiz. Her günümüz bir öncekine göre biraz daha iyi, biraz daha mükemmel olacak. Peygamberimiz’in “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” sözünü hiç unutmayacağız. İç dünyamızı arıtma, tasfiye etme, güzelleştirme yolunda olanca gücümüzle, aşkla, inançla hareket edeceğiz.

Hayat güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar, akla sığdırılamayacak kadar güzel. Ne olur bu güzellikleri, bu meleklerden gelen ışınları bir takım negatif insanların negatif sözleri ve hareketleriyle karartmayalım. Şuna emin olalım ki o negatif insanlar da hayat sahnesinde kendi rollerini oynuyorlar. Bir tiyatro eseri sahneye konulurken rejisör rol dağıtımı yapıyor. O andan itibaren herkesin görevi rolünü en iyi oynamaya çalışmak. Negatif insanlar da hayat sahnesinde kendi rollerini oynayacaklar, bunda hayret edilecek hiçbir şey yok ki. Önemli olan oyunun inceliğinin bilincine varıp, “oyuna gelmemek”. Herkes bildiğini yapacak. Hangi tecelllinin mazharı ise onda o zuhura gelecek. Bize düşen görev şu şunu yaptı, bu bunu söyledi gibi mahalle karısı dedikodularıyla vakit geçirmemek, her an daha iyiye, daha güzele gitmenin aşkı, vecdi, heyecanı ve güzelliği içinde yeni ufuklara kanat açmak.

Kudsi Hadiste Cenab-ı Hak, “Kulum bana bir adım gelirse, Ben ona on adım giderim” buyuruyor. Bu muhteşem müjde ortada iken kaybedilecek zamanımız yok, boşa geçirilecek bir tek dakikamız yok. Hedef tek, gaye müşterek. Kıymetli yavrum, bana öyle geliyor ki hayat yolunda artık treni rayına koydun. Allah o yolda süratle ilerlemeyi sana da, memleketimin aziz gençlerine de nasip etsin. Parolamız ileri, daha ileri, daha ileri olsun. Durumu bir tek gün aksatmadan bir bayrak yarışı gibi telakki edelim ve çalışalım, çok çalışalım, deliler gibi, çılgınlar gibi çalışalım. Şunu iyi bilelim ki Kuran-ı Kerim de buyrulduğu gibi “İnsan için kendi çalıştığından başka daha güzel hiçbir şey yoktur”.

Selam, saygı ve sevgi ile.

Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
*Selamlar, rahmet, esenlik ve bereketi üzerinize olacak hayırlı cumalar*