Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hepimiz yanılabiliriz.
Gönderen : Aynur Subaşı
Tarih : 4/11/2024 3:35:43 PM


.

HEPİMİZ YANILABİLİRİZ
Sor-Cevap
Kıymetli büyügümüz,

Ailece televizyon sohbetlerinizi huzurla dinliyoruz. Gönül sohbetleri sitenize gelen maillere verdiginiz cevaplarla bizlere hayat hakkında sorularımıza ve sorunlarımıza ısık oluyorsunuz. Size nasıl dua etsek, aciz ve hatalı kulların duası kabul olunur mu bilmiyoruz ama, hergün dualarımız sizin saglıgınız icin. Son günlerde ailemizin yasadıgı ve bircok ailenin sorunu olan evlilik-bosanma konusunda Kader ve Kaza hükmünün,ana-baba-evlat olarak sorumlu oldugumuz konusunda gönlünüze sıgınarak cevaplar arıyoruz.Birbucuk sene evvel, yüksek tahsilli kızımız bir gencle tanıstıgını, evlenmek istediklerini anne-baba olarak bize ilettiler. Aileyi ve damat adayını arastırdık ve olumsuzlukları evladımıza anlatarak,olumsuz görüsümüzü bildirdik. Nisanlılık, dügün öncesi ve dügün sonrasında da sezdigimiz süphelerimiz bizi yanıltmadı.Bütün bu olumsuzluklara ragmen, kızımız bu gencle evlendi. Bize de aile olarak, bu saatten sonra mutlulukları icin dua etmekten baska care kalmadı. Ama maalesef, bir senelik evliligin sonunda evladımız evliligini sürdüremeyecegini ve anne-baba olarak bu konuda onu uyardıgımız icin daha önce olan sıkıntılarını paylasamadıgını, son kararında kendisi bizlerin desteklerimizi bekledigini üzüntüyle acıklayarak yardım talep etti. Ana-baba evladından vazgecer mi? Zor gününde yanında olmaz mı? Elimizden geleni yaptık, evi ayırdık,mahkemeye müracaat ettik. Ailece yasadıgımız bu üzücü olay,geriye dönüp "Hatalarımız neydi?" sorusunu düsünmeye; hayata iyi hazırlayamadıgımız, dogruyu-egriyi ögretemedigimiz sucluluguna itti bizi. Sonra Yüce Kitabı'mız Kuran-ı Kerim'i actık. Hadid suresi/22 "Yeryüzüne ya da nefislerinize gelip catan hicbir musibet yoktur ki Biz, onları yaratmadan önce bir Kitap'da tespit etmemis olalım. Şüphe yoktur ki, bu Allah'a pek kolaydır." anlamaya calıstık aciz aklımızla. Kıymetli büyügümüz, evlilik alın yazısı mıdır? Zor günlerimizde, çevremiz bunun bir alın yazısı oldugunu söylüyorlar. Bizlerin hayattaki secimlerinde hem birey ,hem de anne-baba olarak,Yüce Yaradan'ın takdirine sıgınarak, tedbir almadan hareket etmek, bizlerin sorumlulugunu azaltır mı? Her yardım dileyene elini, gönlünü acan kıymetli büyügümüz, zahmet vercegimizin utancı, üzüntüsü ile bu konudaki düsüncelerinize, simdiden tesekkürlerimizin kabulunü diliyor, ailece saygıyla ellerinizden öpüyoruz.

--------------------------------------------------------------------------------

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :

Sayın Aynur Subaşı,

Kıymetli yavrum, hemen hemen hayattaki bütün olaylar gibi evliliğin alınyazısı olduğu yerler var, olmadığı durumlar var. Bütün durumları bir tek formüle bağlamak sosoyal hayatta imkansız gibi. Bizim bir ilkokul kraat kitabında bir şiirden hatırımda kalan iki mısra var:

“Bilemedik ana baba kıymetin

Arkamızda karlıcana dağ imiş”

Siz, baştan kızınıza söylediniz, bu evliliğin uygun olmadığını, bu evliliğin kızınıza huzur, mutluluk, ve güzellik getirmeyeceğini anlattınız. Ama kızınız tamamen nefsani olarak sizin teklifinizi reddetti. Ben, dedi, üniversite bitirmişim, bunca kitaplar okumuşum, yazılar yazmışım, armağanlar almışım. Pekala karşımdaki bir insanı objektif olarak değerlendirmesini bilirim. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Bu kısa sürede gördü ki karşısındaki şahsı tanıyamamış. Onun özelliklerini görememiş, objektif bir değerlendirme yapamamış. Olay bundan ibaret. Sizler, örnek gösterilecek, eli öpülecek, mübarek birer ana babasınız. Ama gelin görün ki sizin bu güzellikleriniz, beyaz bir zambak gibi binbir itinayla tertemiz yetiştirdiğiniz kızınız karşı tarafı mutlu edemedi. Çünkü karşı tarafın elinde önündeki altının kaç krat olduğunu anlayacak ölçü yoktu. Lütfen, olayı sükunetle karşılayın. Lütfen, suçlu aramayın. Ortada bir yanlış anlama, bir yanlış değerlendirme sonunda verilen bir yanlış karar var ve geçen kısa bir zaman durumun yanlışlığını ortaya koydu. Olay bundan ibaret. Lütfen, bu konuyu fazla irdelemeyin. Hani, Hümeyra’nın şarkısındaki gibi olmasın işler...

“Bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolaşıyor...”

İnanın ortada abartılacak bir durum yok. Yanlış bir karar veriş, yanlış bir uygulama ve yanlışın ortaya çıkışı. Hepsi bu kadar. Yapılacak iş olaylara burada bir nokta koyup, hayat defterinde yepyeni, tertemiz, pırıl pırıl bir sayfa açmak. Hayat yolunda daha dikkatli olmak...

Bugün, yetmiş üç yaşındayım. Üç yaşından itibaren bütün ömrüm insanı tanıyabilmek, anlayabilmek aşkıyla geçti. Bu yetmiş yıllık yolculuğun sonunda bana sorarsanız “Ey, Sabri Bey, insanları tanıyabildin mi, insanları anlayabildin mi, insanlar hakkında objektif bir değerlendirme yapabiliyor musun?” Vereceğim cevap şu olacak, “Özür dilerim, yapamıyorum”. Ah efendim, insanları anlayabilmek, tanıyabilmek o kadar, o kadar ama o kadar zor ki, bu yetmiş yılın sonunda ellerimin boş kalması beni o kadar üzüyor ki, bunu hayatının başındaki bir genç kızdan beklemek biraz gaddarlık olmayacak mı?

Son yıllarda moda oldu. Her şeyi Allah’ın üzerine fatura ediyoruz. Kaderin üzerine fatura ediyoruz. Sonra da “oh be kurtuldum” diyoruz. Bu biraz ucuz bir politika olmuyor mu? Yaptığımız hataları göğüsleyecek kadar da “Kendim ettim, kendim buldum” diyebilecek kadar da açık olalım, mert olalım, yiğit olalım. Olayları abartıp sonra da onların yükü altında ezilmeyelim. Yunus,

“Her dem taze doğarız, bizden kim usanası”

diyor. Her gün taze bir başlangıçtır. Her sabah dünya yeniden kurulur. Biz de ah-ü vah ile zaman kaybetmeyip yeniden pırıl pırıl bir dünyaya başlayalım.

“Yeniden başlasak, yeniden aşka

Hiçbir şey olmamış gibi yeniden”

diyebilsek. Bu konuda söyleyeceklerim bundan ibaret.

Telefon konusuna gelince önce telefonlarınıza çıkamadığım için özür dilerim. Benim elimde değil. Sabah geliyorlar, beni alıp götürüyorlar. Gece evime bırakıyorlar. O kadar hızlı bir hayat yaşıyorum ki inanın benim de başım dönüyor. Biliyorsunuz hayatta tek korktuğum şey bir insan kalbi kırmaktır. Her gece yatarken, ve her namazdan sonra dua ederim “Allah’ım, doğduğum andan şu ana kadar ne kadar insan, hayvan, bitki, eşya ve cemadat kalbi kırmışsam hepsinden Senin huzurunda özür diliyorum, af diliyorum ve onların da beni affetmelerini niyaz ediyorum”. Bu telefon konusunda da sizlerden özür diliyorum. Beni anlayacağınızı ümid ediyorum.

Selam, sevgi ve saygı ile.,

Sabri Tandoğan
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla...

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]