Konu : Herkes farklı duyarlılıkta.
Gönderen :
Esra
Tarih :
6/3/2024 1:15:53 PM
.
HERKES FARKLI DUYARLILIKTA
Mektup-Cevap
Değerli Babacığım,
Bazı yaşanılanları paylaşmak insana çok iyi geliyor. Müsaade ederseniz bir olayı daha anlatmak istiyorum. Babaannem bizimle yaşardı, babam vefat ettikten sonra da annem onu bırakmadı, seve seve baktı. Çünkü bıraksaydı huzurevine verileceğini biliyordu. Babaannem dört sene evvel vefat etti. Son zamanlarında yatağa bağlıydı. Sabahleyin komaya girdi ve ertesi günün sahahında vefat etti. Gün boyu bütün evlatları, gelinleri ve torunları geldiler. Gece olduğunda biraz uyuyalım dediler. Annem babaannemin odasındaki iki kanepeyi iki amcam için, salonu da diğer iki amcam için ve eşleri için hazırladı. Ama bu olay benim o kadar tuhafıma gitti ki hatırladıkça gözyaşlarımı tutamıyorum. Orada bir insan can veriyor ve başka insanlar rahat rahat uyuyabiliyorlar. Ben gece boyunca başından hiç ayrılmadım. Ağzına pamuklu su ile sürekli kompres yaptım ateşini alsın diye. Sevdiğim kitaplardan pasajlar okudum. Annem de diğer odadan hep dua okuyordu. Baş ucuna geldiğinde hep Yasin okuyordu. Sadece annnem ve ben, ikimiz dışında herkes sabaha kadar "deliksiz" bir uyku çekti. Bir ara büyük amcam uyandı ve bana "Esra sen daha oturuyor musun, git yat kızım olur ki belki aylarca bu halde kalabilir" dedi ve sonra uykusuna devam etti. Gözlerim doldu ama kendimi zor tuttum. Sabahleyin annem Yasin-i şerifi bitirdiği dakikada son nefesini verdi. Hatta annemle dikkat ettik, annem son ayeti okumadan babaannem son nefesini vermedi. Ayet okundu babaannem de son nefesini verdi.
Babacığım bunu paylaşmak istedim. Çünkü bu duyarsızlık, bu hoyratlık benim kalbimi çok sızlatıyor ve bunun ömür boyu devam edeceğini hissediyorum.
Sayın Sabri Tandoğan Hz'nin cevaben yazdıkları :
-----------------------------------------------------------------
Sayın Esra Hanım,
4.9.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, her konuda böyle değil mi? Hiç unutmuyorum, rahmetli Rana teyzenle Paris’e ikinci gidişimizdi. Otele valizi bıraktık, doğruca Louvre Müzesine gittik. Leonardo de Vinci’nin La Jaconde tablosu önündeyiz. Heyecandan tir tir titriyorum. Ortaokuldan beri her gün hayranlıkla baktığım tablonun aslının önündeyiz. Öyle heyecanlıyım ki gözlerimden yaşlar geliyor. O sırada bir Amerikalı turist gurubu geldi. En önde elli yaşlarında, müstehzi bakışlı herkesi küçük gören bir kadın, tabloya baktı baktı, “Ayol” dedi, “Mona Liza dedikleri şu kokona mı? Pek de çirkinmiş”. Yine müstehzi nazarlarla yürüyüp, gitti. Hayat böyle yavrum. Herkesin duyarlıkları farklı oluyor. Sen, Türk Edebiyatının en güzel şiirlerinden biri olan Ahmet Muhip Dranas’ın “Serenat”ını şiiri sevmeyen birine oku, yarısında esnemeye başlar. Ben, Beethoven’in 9.senfonisi çalınırken uyuklayan insanlar gördüm. Yine bir tarihte bir gurupla beraber Fransa’ya gitmiştik. Rana ile benim dışımda bütün gurup foliberjer revüsüne gitti. Biz, dünya kadar taksi parası vererek Rodin müzesine gittik. Herkes bize hayret etti. Bizi ayıpladılar. “Bu fırsat kaçırılır mı” dediler. Öyle işte yavrum. Bunları hoş görmeye çalış. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde
“Hayır, hayır kimsecikler aldırmıyor ölüme
Ve bakıyor bana herkes gülerek
Yoksa bir ben mi yaşıyorum
Yoksa bir ben miyim ölecek”
diyor. Kıymetli yavrum, bunları görelim, gözlemleyelim, sonra ibretle başımızı öne eğelim. Hepsi bu kadar.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|