Konu : Muhterem Sabri Tandoğan Büyüğümüzün bir TV sohbetinden notlar.
Gönderen :
Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih :
6/14/2024 4:02:14 PM
.
Gönderiyi düzenle
Sabri Tandoğan
MUHTEREM SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZÜN 1999 YILINDA MELTEM TV'DE YAYINLANMIŞ BİR SOHBETİNDEN TUTULMUŞ BAZI NOTLAR
Okuyucu Mektubu
Aziz Büyüğüm, Çok Kıymetli Gönül Dostları,
Saygı, sevgi ve en güzel dileklerle hepinize bu güzel Cuma gününde yeniden Merhaba.
Çok şükür, Sayın Büyüğümüz, gönül dostlarından gelen konu taleplerini de dikkate alan yeni sohbetlerine başladı. Bunun için emeği geçen çok değerli gönül dostlarımıza ayrı ayrı gönül dolusu teşekkürler.
Değerli dostlar, bugün de sizlerle yine Sayın Büyüğümüzün eski yıllarda yapılmış bir TV sohbetinden "alabildiğimiz kadarı ile olan" notları paylaşmak istiyoruz.
Bütün güzelliklerin, iyiliklerin sizlerle olması dileği ile...
Çiğdem Seçkin Gürel
***
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-22
KONU: İÇ SIKINTISI
26 Eylül 1999 Pazar
Sabri Tandoğan
Balıkesir’den arayan elinin kolunun bağlı olduğunu, içinin daraldığını söyleyen bir izleyiciye;
Bandırma’da iskeleden çıkarken Bandırma Süt evi var. Orada Ali Bey (sahibi) vardır, kanaatimce velidir (Bandırmalı Ali Efendi, geçtiğimiz yıl Hakka göçmüştür). Orada bir noter dostuyla örnek bir beraberlik götürüyorlar. Bazen insanlar yanı başlarındaki kimselerden haberdar olamıyorlar. O kimseye gidin, bulun duasını alın Efendim. İnsan hasreti çeken herkese Onu tanımalarını tavsiye ederim.
İçi sıkıntılarla dolu olmak düşüncesi bana ters geliyor. İçim daralıyor diye dua etmeyeceğiz, iyilik yapmayacağız, kimseyi ziyaret etmeyeceğiz, sonra birinden dua edip kurtulmayı bekleyeceğiz… Bu olacak iş mi Efendim.
Bizim medyumla, falcıyla işimiz olmamalı. Bazen en fukaradan devletin üst kademelerine kadar insanlar falcıya gidiyor.
Kur’anda “İnsan için kendi çalıştığından başkası yoktur.” buyruluyor.
İnsanlar üst baş dağınık, saçlar karışık… Bir ev hanımı, üzerinde sabahlığı, yakasının bir kenarında portakal reçeli lekesi, öbür kenarında meyve lekesi, saçlar karmakarışık….. Sonra medyuma gidiyor. Bana evden kaçan kocamı geri getirin diye istekte bulunuyor. Bu ne biçim iştir Efendim! Ben bu durumlara çok üzülüyorum. O medyumda bir hayır olsa önce kendine olur, ağız göz çarpılmış…
“Kendine yardım etmeyene Allah’da (cc) yardım etmez.” İngiliz Atasözü
Kadın her gün kendini güzelleştirmelidir, her gün kendini aşkla eşine hazırlamalıdır. Erkeğe nasıl hitap edeceğini bilmeyen bir kadın nasıl güzel bir evlilik yapar Efendim? Bazı kadınlar evlenince kendisini salıveriyor, nasıl olsa evlendim diyor. Oysa bir kadının iki elbisesi bile olsa bir gün birini öbür gün diğerini giymeli. Bir kadınlık sanatı vardır. Hangi yaşta olursa olsun eşine her gün tadılmadık güzellikler yaşatan bir kadın olması lazım. Kadın, erkeğin ruhuna hitap edebilse niye boşanmalar olsun?
Sade günlerimiz değil anlarımız bile sayılı. Neden zamanımızı dolu dolu yaşamayalım. "Ey hayat seni seviyorum, deliler gibi seviyorum" desek ne olur Efendim. Bütün mesele yaşadığımızın bilincinde olmak.
Picasso en ilginç resimlerini 90 yaşından sonra yaptı, 100 yaşında sonra Sir Thomas Beecham (20.yy’ın en büyük orkestra şefi, İngiliz) orkestra yönetti. Bunlar istisna demeyin efendim. Resullullah (SAV) Efendimiz: “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” buyurdu. Ben ellli yaşındayım, altmış yaşındayım, benden geçti demek yanlıştır.
Ünlü yazar, Sofokles’in torunları mahkemeye gittiler, hakime “Doksan yaşını geçti, bizi ona vasi tayin edin, mallarını biz idare edelim” dediler. Bunun üzerine Sofokles hakimden edeple bir hafta mühlet ister, bir hafta sonra mahkemeye bir altın madalya ve bir taç getirir. Sofokles bir hafta içinde ünlü “Kral Oldipus” eserini yazmış ve bir edebiyat yarışmasında büyük ödülü kazanmıştır. Hakim bunun üzerine torunlarına acı sözler söyler ve onları mahkemeden kovar.
Yetişmek kolay değil efendim, olağanüstü bir aşk lazım, gayret, istek lazım. Öyle yan gelip yatılacak, sonra birisi gelip bizi kurtaracak. Olmaz öyle şey. Silkinip çok yönlü olarak kendimizi yetiştirmeye gayret etmeliyiz. Sanatta, bilimde, dinde kendimizi yetiştirelim. Hakka göçtüğümüz zaman arkamızdan desinler ki “İşte bu hayat böyle yaşanır!”
İkinci Cihan Harbinde Japonya’ya atom bombası atıldı. Ama Japonya silkindi, ekonomiden başlayarak dünyanın sayılı devletleri arasına girdi.
Mesele şu ki; her an daha iyiye, daha güzele koşmalıyız. Başkası gelip elimizden tutacak diye beklemeyelim, biz onların elinden tutalım. Yoksa bizi gelip çiğnerler.
Haydi Sayın İzleyicim, bir Besmele çekin ve güzelliklere doğru koşmaya başlayın Efendim.
SABRİ TANDOĞAN
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|