Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Çocuk eğitiminden anlayan kaç kişi var?
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 9/20/2024 12:03:36 PM


.
MUHTEREM SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZDEN MEKTUP
*ÇOCUK EĞİTİMİNDEN ANLAYAN KAÇ KİŞİ VAR?*
Kıymetli yavrum,

Rahmetli annem, Sabiha Hanım, gerçekten olağanüstü bir insandı. Hayat boyu gördüğüm değerli hanımefendiler içinde en üstünü idi. Nur içinde yatsın. Allah’ın rahmeti, Peygamberin şefaati üzerine olsun. Efendim, rahmetli annem aile içinde herkesin aile mutluluğuna katkısı olacak bir işle meşgul olmasını isterdi. Ev içinde kimseyi tufeyli, parazit, tembel, miskin olarak görmek istemezdi. Ben dört yaşındaydım. Ailenin tek çocuğu idim. Annem beni mutfağa soktu. Maydanozlu, domatesli pirinç çorbası pişirdim. İnanın tadı hala damağımda. Arkasından bulaşık, arkasından alışveriş geldi. Pazara gittim, pazarcı ne kadar çürük, çarık domates varsa doldurmuştu. Ben saf saf aldım eve götürdüm. Nasıl olduysa bir küçücük domates kese kağıttan temiz olarak çıktı. Sonra annem o domatesi çürüklerin arasından çıkardı, güzelce yıkadı, beyaz bir tabağa koydu, komşulara gösterdi. Bakın dedi, oğlum ne güzel domates almış. Sonra bana döndü, oğlum dedi bundan sonra alacağın bütün mallar bu domates gibi olsun. Seni tebrik ederim. Kulaklarıma kadar kızarmıştım.

O gün, kendi kendime söz verdim. Bu dedim, esnaftan yediğim ilk ve son kazık olsun. Gerçekten o günden sonra aldatıldığım hiç olmadı. Altı yaşında bir fırını ve bir bakkalı bir ay süreyle kapattırdım. Sonra adım çıktı. Mahalledeki esnaf adımı “müfettiş bey” koydu. Misafir geleceği zaman komşu teyzeler etlerini, sebzelerini bana aldırırlardı. Eh, hadleri varsa hile yapsınlar. Nevzat Tandoğan o zaman Ankara vali ve belediye başkanı idi. Bir devlet otoritesi vardı. İlkokul ikiden itibaren annem evi bana idare ettirdi. Sabahçıydım. Öğleyin okuldan gelir, sobayı yakar, külü döker, çırayı yarardım. Ertesi günün odununu, kömürünü çıkarırdım. Sonra evi süpürür, toz alırdım. Sonra çarşıya çıkar o akşam ne pişecekse malzemelerini alırdım. Eğer akşam fasulye, nohut gibi bir şey pişecekse onları tencereye koyar, sobanın üstünde güzelce haşlar annemin okuldan gelince hemen yemeği koyması için ona imkan hazırlardım. Haftada iki kere tahtalar fırçalanırdı. Bir eski Ankara evinde oturuyorduk. Tahtalar gece on ikiden sonra fırçalanırdı. Üstüne basılıp iz kalmasın diye. Şimdi bunları ben yeni yetişmekte olan gençlere anlattığım zaman çoğu inanmıyor. Çünkü öyle bir toplumda yaşıyoruz ki bazı annelerin üniversiteye giden kızlarının ağzına kaşıkla yemek götürdüklerini görüyorum.

Bütün mesele çocuğu hayata hazırlamak, onu kendi ayaklarının üzerinde durabilecek bir hale getirebilmek. Şimdiki anne babalar bir diploma türküsü tutturmuşlar, başka bir şey düşünmüyorlar. Bu konuda söylenecek o kadar çok söz var ki ama dinleyecek insan yok denecek kadar az. Onun için ben de muaheze edilmek korkusuyla başımı önüme eğiyor, sükût ediyorum.


Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Allah'ın Rahmeti Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Hazretleri’nin Şefaati Onların Üstlerine Olsun

*Selamlar, rahmet, bolluk, esenlik ve iyilik dolu cumalar.*

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]