Konu : Dün, dünle beraber geçip gitti, sen bugünü güzel yaşamaya bak.
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
12/6/2024 9:58:15 AM
.
.
*MUHTEREM SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZDEN CUMA MEKTUBU*
*DÜN DÜNLE BERABER GEÇİP GİTTİ CANCAĞIZIM*
*BUGÜN YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM*
Kıymetli yavrum,
Acısıyla, tatlısıyla, güzeliyle, çirkiniyle dün gelmiş geçmiş, artık gidenler için, bitenler için yapılacak hiçbir şey yok. Gelecek meçhul, bilinmiyor. Neler getirecek, neler götürecek. Gaibi yalnız Allah biliyor. Gaibi zorlamak, bir şeyler çalmaya gayret etmek de boş bir çaba. Onun için falcılık, medyumluk İslam’la bağdaşmıyor. O hep, gâib olarak kalacak ve onu yalnız Cenab-ı Hak bilecek. Hayatın güzelliği biraz da bu meçhullerden doğmuyor mu? Peki geriye ne kalıyor, sadece, ama sadece yaşanılan an ve bu anın güzelliği, ihtişamı…
Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde
“Ve bir an yaşıyorum,
Bütün bir ömre bedel”
diyor.
Önemli olan tek şey var: ne dün, ne yarın, sadece bugün. Sadece yaşanılan an, şimdi. Yapılacak iş şimdinin güzelliğini bütün varlığımıza aşkla, heyecanla sindirebilmek. Bir lokma ekmek yerken, bir yudum su içerken, bir mısra okurken, çiçek açan bir ağacı seyrederken
“Deli eder insanı bu dünya
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku
Bu tepeden tırnağa çiçek açan ağaç”
derken ve severken duran bir bulutu, uçan bir kuşu, çöküp peynir, ekmek yediğimiz bir taşı ve bir insanı… İnsan ki kâinatın özü, kainatın özünün kendinde toplandığı, bütün varlığın kendisi için yaratıldığı o büyük, o yüce varlık. Allah’ın “Ben insanın sırrıyım, insan Benim sırrım” dediği yüce, ürperten varlık: Hazreti İnsan… Galiba her şey insan sevgisinde kilitleniyor:
Sevmek... Delicesine…
Deliler gibi sevmek…
Kuş uçar gibi sevmek,
Gök gürler gibi sevmek…
Ta göklere kadar hem,
Hem Allah’a kadar sevmek...
İşte bu noktada itirazlar geliyor, efendim diyorlar, falanca bizi kırdı, filanca incitti, filanca yanlış anladı, onu nasıl sevebiliriz? Bana kalırsa yanıldığımız, hata ettiğimiz ve arkasından pek çok şey kaybettiğimiz ince nokta burada. Geothe, “Güzel kız, seni seviyorsam sana ne?” diyordu. Yunus Emre,
“Bu dünya dopdolu kalleş, her birinden bir ses gelir,
Hakkı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir”
diyor. Ve arkasından “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyor. İşte insanları takıldıkları, yanıldıkları, hüsrana uğradıkları nokta burada. İş, bu çok hassas noktayı aşabilmekte. Bir atasözü vardır “Bir kere sürçtü diye bir atı vurmazlar” derler. Bizim de görevimiz, varoluş nedenimiz, hikmet-i vücudumuz karşı taraf ne derse desin, ne yaparsa yapsın yine onu sevmek, yine onun için dua etmek, yine onu aynı sıcaklıkla bağrımıza basmak. Ne diyordu Yunus
“Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi işi
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim”
Bizim de yapacağımız iş bu. Sevmek, daha çok sevmek, daha çok sevmek. Geothe gibi “Güzel kız, seni seviyorsam sana ne” diyebilmek. Yaşadığımız sürece dargınlığı, küskünlüğü, gücenikliği yanımıza yaklaştırmadan her durumda, her şeye rağmen sevebilmek ve son ana geldiğini hissedince
“Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan”
diyebilmek.
Bunu yapabilenlere, başarabilenlere selam olsun bizden. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
*Selamlar, rahmet, bereket, şifa ve güzellik dolu cumalar.*
|