Sayın “Hattat”,
4.7.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, eskilerin bir sözü var, derler ki, “Nedir sualin, odur kemalin”. Soru sormanın da bir edebi, bir inceliği, bir zarafeti vardır. Kendi daracık dünyasının, minicik sınırları içinde kainata yön vermeye, akıl öğretmeye kalkanlar hiçbir zaman nefsaniyetlerinin, egolarının dar sınırlarından dışarıya çıkamayacak , ne sevecek, ne sevilecek, hayatta hiçbir zaman mes’ut ve bahtiyar olamayacaklardır. Ben, soru soran insanları çok severim. Onları takdir eder, saygı duyarım. Yalnız, hayatın her alanında olduğu gibi soru sorarken de çok dikkatli, çok edepli, çok saygılı olmalıdır. Ben bulaşıklarımı yılarken bile son derece saygılı ve edepli davranırım. Bunun dışına çıkan insanlar beni çok üzüyorlar. Medeni bir insan dolmuş şöförüne para verirken bile, kapıcısından ekmek alırken bile son derece saygılı olmalıdır. Çevremdeki insanların bazılarında bu inceliği göremeyince açık söyleyim, üzülüyorum. Mail gönderenlerle her konuda aynı fikirde olmamız pek tabiidir ki imkansız. Ama bunu doğal karşılamak varken saygısız bir kulvara girmek takdir edersin ki hiç de hoş değil...Yunus
“Bir kez gönül kırdın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin, yüzün yumaz değil”
Aman dikkatli olalım, gönül kırmayalım. Gönül kıranın, gönlünü kırarlar. Aman dikkatli olalım. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Edep, incelik varken kabalık niye? Yazan Hattat
Cvp: Edep, incelik varken kabalık niye? Yazan Sabri Tandoğan