Muhterem Hocam,
Bugün ibretle derslerle dolu bir gün yaşadım. Sizinle ve gönül dostlarınızla paylaşmak istedim. Yazıma ben bugün Ulu Allah'a bir kere daha hayran oldum ve yürekten Allah'ım senin sevgin var tüm benliğimde diyerek başlamak istiyorum. İnşallah .
Efendim, Tanıdığım bir aile var. 45 yıllık evliymişler. Çocukları yok. Hanım hasta tedavi görüyor. Eşinin durumuda iki yıldır eklenen demans hastalığıyla bakımı zor bir hal almıştı. Hanımın durumu gerçekten zordu. Onları ziyarete gidip eve dönerken aldığım nefes bile beni şükür duygusuyla ağlatıyordu. Hiçbirşey sebepsiz değil. Benim onların bu durumlarına tanık olmam kendi hayatımı başka bir gözle düşünmemi sağlıyordu. Ayrıca onları tanıyan birisi olarak destek olmak gibi bir sorumluluğum olduğunun da bilincindeydim.Çünkü hayattan öğrendiğim dersler arasında eğer bir yakının hatta tanıdığının başına bir sınav gelirse o senin de sınavın oluyor. Hanım üstün bir şahsiyet sergiliyordu bana göre. Dimdik ayakta, her işini kendisi yapıyor ve eşine sevgiyle bakıyordu. Burada insanın salih veya saliha bir eşinin olmasının ne büyük bir ödül olduğu bana bir kere daha ders oldu. Bu sabah telefonda eşinin vefat haberini iletti . Dün gece direncinin tükendiğini hissettiğini, çok zorlandığını sıkıntıdan burnunun kanadığını hep Rabbine sığınarak Kur'an ayetleri okuyarak tesbihlerle sabahı ettiğini eşinin odasına girdiğinde de ondaki tuhaf hali farkedip kelime-i şahadeti söylettiğini anlattı. Kendimi tutamadım telefonda ağladım. Ağlama, dedi. Ben ölüme ağlamıyorum ki ,Allah'ın büyüklüğüne, azizliğine o görünmeyen zarif eline ağlıyorum dedim.O işiten , O bilen. Biz hiçbirşey bilmiyoruz. İyi ki de bilmiyoruz. O'na sonsuz şükürler olsun, hamdler olsun.Yol boyunca eve girince ilk işim bu mübarek hanımın elini öpmek olacak dedim. Ve de yaptım.
Bazen nasıl olacak? ne olacak? neler yaşacağım acaba sorularıyla konuştuğunda hep elhamdülillah inanarak ümit vererek konuşuyordum. Burada sevgili Bahtışen'inimin de çok rolü oldu. Allah ondan razı olsun. Başından geçmiş ve saliha bir insan olarak ona güç, akıl ve moral verdi. Bugün de ölümünün ardınan işlemler tıkır tıkır öyle düzenli gitti ki ibretle bakakaldım. Başsağlığına gelenleri izledim. Allah'ım şuurlu müslüman eyle bizleri diye dua ettim. Hala daha dünyalık işleri ön plana alıyorlar. İçerde insan ölmüş ne götürüyor gerçek aleme bu hemen unutuluyor. Siz bugün Mevlüt kardeşimize ne ulvi cevap vermişsiniz. O cevabınızı buraya aynen manen aktarıyorum efendim haddim değil üstüne söz yazmak.Rahmetli hayattayken çok hayır işlemiş örneğin komşularına çok su taşımış, çok ağaç dikmiş. Teşekkür olarak kabrinin başında onu bekleyen bir çam ağacı vardı. Böyle yorumladım.Cenazesi olan bir diğer aile pet şişelerle su dağıttı cemaate hemen biz de alıp hayrına su dağıttık. İslami edebe uymanın ölüyü son yolculuğuna uğurlamada ki inceliklerini ibretle gözyaşlarıyla takip ettim.Ölüyü defnetmenin de adabını gözlemledim ve bu da bir kültür işi dedim. İslami kültür. Muazzam.
Ölüm bir nefes kadar yakın. Hep birbirimize misafiriz. Nasıl evlendiklerini, neler yaşadıklarını bir saate gelenlere anlatıverdi hanım. Doğan Cüceloğlu mezar taşlarındaki doğum ve ölüm tarihlerine taklılıp kalmayın aradaki tire (-) işaretidir önemli olan diyordu bir kitabında. Şimdilik buradayız. Sizin hep söylediğiniz gibi Allah sonumuzu hayır getirsin inşallah.
Hürmetlerimle ellerinizden öpüyorum efendim.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bir kapı kapanıyor, bin kapı açılıyor Yazan Fatma
Cvp: Bir kapı kapanıyor, bin kapı açılıyor Yazan Sabri Tandoğan