Sayın Hocam,
13 yaşlarındayken bir rüya görmüştüm.Rüyamda Uhud savaşındaydım.Müminler beyaz giysileri bembeyaz sarıkları ile atlarının üstünde müşriklerle savaşıyorlardı.Ben bir ara bulup, bir atlının yanına yanaşıp"Bana Resulullahı gösterirmisin?"dedim.Atın üzerindeki zatın öyle güzel bir yüzü vardı ki vallahi ben böyle güzel bir erkek yüzü daha önce görmedim.Sanki biri karşısında O'nun yüzüne projektörle ışık tutuyordu.Gülümsedi,gülümseyince bembeyaz dişleri göründü dişlerinin arasından da sanki ışık sızıyordu ve içimi yakan o sözü söyledi."Sen daha eksiksin..."Neydi allahım bu eksiklik neydi?Peki bana resulü göstermeyen bu nurlu zat kimdi? Acaba resulün ta kendisiydi ama bende O'nu tanıyacak ilim mi eksikti de O'nu tanıyamamıştım.Bu rüyadan aylar sonra bir belgeselde Uhud'u gösteriyorlardı.Baktım ki rüyamda gördüğüm yerler.İçim titredi.O'na kadar yakınken O'nu görememiştim.Eksik olan neydi?İmanım mı? İlmim mi? Aşkım mı? Yoksa zamanı mı değildi? Tek tesellim "Onu görmeye layık değilsin."cevabını almamış olmak.Demek ki eksiklik tamam olunca inşallah resulullaha kavuşmak nasip olcaktı.
22 yıldır bu eksiğimi arar dururum Hocam.Sahabenin ,ehli beytin yaşamında, Allah dostlarının yaşayışında, Kur'an da ve hadislerde.O insanlar okadar muhteşem ki onları anlatmaya sözler zavallı kalır.Onlar gökyüzündeki yıldızlar gibi, onlar benim hayatımın incileri, zümrütleri, yakutları...Onlar gibi olamasamda onları tanımak onları canımdan zerreler gibi sevmekte güzel.Eğer eksiğim onlar gibi olamamaktansa, öyleyse Resulün yüzüne ebedi hasret giderim.Hz Ebu bekirin imanı bir kefeye gelmiş gelecek tüm ümmetin imanı bir kefeye konsa Ebu Bekrin imanı yine ağır gelir demiş,Resulullah.
Ortaokul yıllarımda ilk Yunus Emre ile tanıştım.Aşkın sultanı Yunus.Sonra gönüller sultanı Mevlana, Gavsül Azam Abdülkadiri Geylani,Şeyhül Ekber Muhyiddin i Arabi ve daha niceleri.Onlara dair okuduklarımı paylaştım dostlarımla.Çocuklarımı ninni yerine Yunus'un ilahileriyle uyuttum.Onların yaşamlarını, kerametlerini masal gibi anlattım onlara...
Diyorum ya hep Allahın huzuruna çıktığımda dayanacak sadece iki şeyim var.İlki Yaradanımın sonsuz sınırsız rahmeti.Çünkü, Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtü vesselam)'a bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), aleyhissalâtu vesselâm:
"Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler:
"Hayır!" diye cevap verince:
"(Bilin ki), Allah'ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır" buyurdu."
İkinci dayanağım da Allahın Habibine ve Habibinin varisleri olan evliyaullaha olan yüreğime sığamayacak kadar engin sevgim.
Şu an haykırmak geliyor içimden; Yarabbi! Kusurluyum, eksiğim, hatalıyım.Günahlarım çok belki sırdağlar gibi ama senin bağışlamanı diliyorum.Affet! Sen affetmeyi seversin Sen gafururrahimsin.Kapından kovsan da gidemem,gidecek başka kapım mı var?İçimdeki yarayı senden gayrı bilen mi var? Göz yaşımı senden gayrı silen mi var? Razıyım senden gelene, yeter ki beni senden ayırma!!!
Hocam bu gün sözü biraz fazla uzattım.Okurken yorulacaksınız,Hakkınızı helal edin .Bana dua edin kendimdeki eksikleri görüp giderebilmem için Şüphesiz sözleriniz ve dualarınız gönlümüze şifa olacak.Allah sizden her daim razı olsun.
Selam ve dualarımla
Ayşe
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
"Aşk gelicek, cümle eksikler biter" Yazan Ayşe
Cvp: "Aşk gelicek, cümle eksikler biter" Yazan Sabri Tandoğan