Muhterem öğretmenim,
Bugün karşı apartmandaki temiz komşuma gözüm ilişti.Yine halıları silmiş balkona asmıştı.Bunu çok sık yapıyor.İşe bisikletle gidiyor eve gelince hemen temizliğine yemeğine başlıyor.Maşallah fevkalede çalışkan bir hanım.Arı gibi.Çamaşır asışı bile sıralı.Onu seyretmekten büyük keyif alıyorum.Çalışkanlığını ,örnek anneliğini yazmak bir sayfa alır tabi dışardan görüldüğü kadarıyla.Bütün işini yardımcısız yapıyor. Güzel bir örnek biz hanımlara.Bazen bana da gayret oluyor onun yaşantısı.Ancak bugün bir şey dikkatimi çekti.Okumaya ara verdiğimde karşıya bakarak düşünüyordum o cam siliyordu. Zevkle onu izlemeye başladım.Fakat bir fark gözüme ilişti.Elindeki bezle önce camın dış taşlarını sildi sonra aynı bezle yıkamadan içerisini. Olmadı dedim. Dış bez içeriye sürülmez hadi kullanacaksın aynı bezi dedim o zaman önce içerden başlamalısın. Temizlikte de bir sınır var. Şart-şurt meselesi veya necasetten temizlik özeni. İslamiyetin temelllerinden birisi değil mi efendim. Temizlikte bir sıra vardır diye öğretmişti annem. Çamaşırda, bulaşıkta v.s.Bir gün, bütün evi temizlemiştim ama terliklerin altını silmediğim için işittiğim azarı hatırlıyorum "Terliklerin altını da silmelisin ki temizlik tamamlansın " demişti. Komşuma bakınca yaşantılarımız gibi temizlik anlayışlarımız da ne kadar farklı diye düşündüm. Pek çok eve ayakkabı ile antreye giriliyor.Halbuki o ev çok temizlenen bir ev ama sınır yok. Bazen evime dalıveriyorlar "başka kelime bulamadım". Eskiden ben de bu bilinçte değildim. İtiraf ediyorum. Ama düşündükçe idrak ettikçe temizlik sınırlarım değişti. Ve de gün geçtikçe daha da değişeceğini hissediyorum.Çünkü içsel arınmanın bir yolunun dış temizilikle bağlantısı olduğunu idrak ettim. Ancak burada vesvese ile karıştırmamak lazım geldiğinin de bilincindeyim. Bir tozun ,lekenin temiziliği var bir de arındırma var diye düşünüyorum.Evin ruhunu temizlemek diyebilirmiyiz? Kitaplarınızdan öğrendiklerimle, kendi bildiklerimi sentez ediyorum. " Temizliği, içinden ibadeti çıkarmadan yapmak ", diye özetleyebilirim. O zaman kendi sarayınızı kuruyorsunuz . Eşyalarınızın size güldüğünü hisssediyorsunuz.Odanın kapısını açtığınızda hal dilleriyle konuşuyorlar sizinle.O zaman eviniz bir mescit bir itikafhane halini alıyor. Eşya ile arkadaş oluyorsunuz.Cennet adanızı kuruyorsunuz."Bu bakış açısı sizin öğretilerinizin ben deki kabul edilişi "efendim.
Böyle bir düşünce bugün sizin üçüncü cildi okuduktan sonra oluştu bende. "Sağlık ve huzura giden yollar" yazınızdan çok etkilendim. Aslında yazı yazmak için değil mailleri okumak için girmiştim siteye. Ama bir maile cevabınızda beni ağlatan bir müslüman evi tarifi yapmışsınız. Bugünkü farkındalığımla ve düşüncemle bağdaştırdım. Hemen yazmak geldi içimden.
Efendim. Bir de şunu müşahede ediyorum ki yine ve yine yeniden.Hergün Kur'an okumaları yapıyorum. O dönem bu dönem diye bir şey yok. İnsan yaratılalı beri aynı.İlk cildiniz ben deki ı994 basımlı.Yine aynı şeyleri söylüyorsunuz bizlere. Cümleleriniz de aynı. Çünkü hakikat tek.Sadece insanlar çeşitli, değişik. Mübarek Kur'an da da nice kavimler gelmiş geçmiş günümüzde de aynı hatalar sadece farklı versiyonlar.Ama vahiy, hep aynı şeyleri söylüyor.Demek ki dedim kendim için (çünkü nasuh tövbesi yaptım artık sadece kendimi düzeltmeye çalışacağım) pek çok konuyu hal diline geçirememişsin.Hala kıramadığım huylarım var. Ama Kur'an ayetlerinde rastlıyorum.Kendi ayıbımı görüyorum efendim. Eğer birgün insan olabilirsem bunda hakkınız çok olacak.Tanıştıran Rab'bime sonsuz şükürlerimle.
Hayırlı günler duasıyla.............
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bu gidiş nereye? Yazan Hatice Hakeri
Cvp: Bu gidiş nereye? Yazan Sabri Tandoğan
Cvp: Bu gidiş nereye? Yazan Sabri Tandoğan