Degerli büyügüm,

Birkac günlük Istanbul seyahatimiz cok güzel gecti, siz degerli büyügümüzle görüşememizin dısında. Ama heran bizimleydiniz efendim. Ailece Istanbul'a farklı bir pencereden baktık, cok sükür. Oyle bir sehir ki, her gittigimizde yeniden büyülendigimiz, bir o kadar da üzüldügümüz. Mart ayının sonlarında cok sevgili arkadasımla, manevi büyükleri ziyaret icin gitmistik Istanbul'a. Sitenizle ilk tanıstıgım 2006  yılının sonlarında, gezdigim sehirlerde manevi büyükleri anlatan  kaynak bulamadıgımı yazmıstım. Turizm Informatıon Burolarının yetersizliginden yakınarak. Manevi büyüklerimizi aramıyor muşum ki bulayım. Cahilligime vermenizi istirham ediyorum, özür diliyorum efendim. Bilebildigim ,Eyüp Sultan Hazretleri'nin türbesiydi daha önceleri Istanbul'da. Sevgili arkadasımla birlikte Mart ayının sonunda yola düstük, gönlümüz heyecanla dolu.Once Eyüp Sultan Hazretleri'ni ziyaret etmistik. Sonra ilk defa ziyaret edebildigimiz Merkez Efendi Dergahı,cilehanesini görmek, "Edep ya hu" ile girmek.Utanarak söylüyorum ki biraz da hastalıklarımızla ilgili sifamız icin de dua etmistik.Sonra Merkez Efendi'den cıkınca "2006 Zeytinburnu Belediyesi Tıp Festivali " pankartı asılıydı 2007 Mart ayında hala ve üzerinde,"Mucizeyle Yasamak" yazıyordu,büyük harflerle. Her ikimiz de tıbba göre mucizeyle yasıyorduk,yasatan yüce Yaradan degil miydi? Ama 2007 temmuzundaki ziyaretimizde,elimde Mesnevi'de karsıma cıkan:

 "Ya Rabb'i, bana ne senin zikrini unutturacak, ne  sana şevkimi söndürecek, ne  seni tesbih ederken duydugum lezzeti kesecek bir hastalık ne de beni azdıracak şer ve kötülügümü arttıracak bir sıhhat ver."duasıyla yakarıyorum Rabb'ime.

   Mart ayında arkadasımla ziyaret ettigimiz Aziz Mahmud Hüdai Hz.lerine temmuz ayında esim ve kızımla gidiyoruz. Daha önce , yüce zat hakkında kaynaklardan okudugumuz bilgilerle icimizde duyarak yapıyoruz ziyaretimizi. Sonra güzel bir vapur gezisi, cigerlerimize doldurdugumuz deniz kokusu ve martıların cıglıkları esliginde. Insanları izliyoruz yasam mücadelesinde, bedbin , yorgun, ama özürlü yavrusu kucagında sevgiyle yaklasan, oksayan bir anne-kızla tanısıyoruz gülen gözleriyle tevekkülle. Misafirhanemize dönüyoruz mutlu. Ertesi gün, Eyüp Sultan Hz.leri türbesine gidiyoruz.Kızım, kücükken ziyaret ettigi icin pek hatırlamıyor.O da okuyarak bizlere anlatıyor  90 yasında Islamiyeti yaymak icin Istanbul'a gelisini yüce zatın. Aklımız almıyor o günkü ulasım aracları ve bugünki bizler. Kızım hayretle kendi ve bizlerin inancını sorguluyor,biz ne kadar gayretsiziz diye.Ben de" Bizler Eyüp Sultan degiliz ki!" diyorum, üzülerek. Ama gene de Kabe'ye ulasmaya calısan karınca misalini anlatmaya calısıyorum, sizden ögrendigim icin efendim. Gene ilk defa  adını sizden ögrendigim Ummi-Sinan Hz.lerine gitmek istiyoruz.Inanın herkese, taksi soförlerine soruyoruz, kimse bilmiyor yerini. Sonra müftülüge soruyoruz, Dügmeciler(Dökmeciler) mahallesine ekmek bayiinin ve ceviz agacının yanındaki tariflerle, taksiyle ulasıyoruz, halbuki o kadar yakın ki Eyüp Sultan 'a.1568 'de hem dergahın banisi ve hem de müridi olan Nasuh Efendi'nin yaptırdıgı gül bahcesi icinde duvarlarla çevrili, Ummi- Sinan Hz.lerinin türbesi. Ummi- sinan Hz.lerinin son mürsidi oldugunu ögrendigimiz Talip Kargı Baba'nın manevi emanetini koruyan Kargı ailesinin ve Ummi-Sinan Hz.lerinin torunlarının kapısını calıyoruz. "Hacet kapısından dua edebilecegimiz." söyleniyor.Biz de öyle yapıyoruz ve huzurla dönüyoruz, bir manevi büyügümüzü daha ziyaret edebildik diye. Sonra Piyer loti tepesine cıkıyoruz,tarihi kahveden Istanbul'u seyretmek icin. Buradan Istanbul'u seyretmek ayrı bir güzel."Allah'ım Sen Istanbul'u ve icinde yasayanları koru." diyoruz.

     Efendim, ziyaret ettigimiz manevi büyüklerimizin hayatını anlatmak bana düsmez düsüncesiyle sadece seyahatimizi anlatmak istedim. Daha önceki eksikliklerim icim affınıza sıgınıyorum. Okumak ve ziyaret etmek yeterli midir? O yüce zatların ve sizin halinizle hallenmedikten sonra , yasamımıza gecirmedikten sonra! .Bizlere hayır dualarınızı eksik etmeyin.Sizi cok özledik. Ailece, ellerinizden saygıyla, hürmetle öpüyoruz efendim.

Ayla Belen.

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :