Sayın Hatice Hakeri,
13.7.2007 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, mailinizin birinci kısmında bahsettiğiniz zenci adamla, sarışın beyaz hanım arasındaki sevgi beni de ürpertti. Ne güzel dedim, sevgiyi unutan bir şehirde bir sevginin yaşanması ne güzel bir olay. Aklıma çağımızın en büyük piyes yazarı İonesco’nun “Gergedan” piyesi geldi. Uzun yıllar önce devlet tiyatrosunda seyretmiştim. Bir güzel yaz akşam üstüsü... İnsanlar Paris’te Şanzelize caddesinde kafelerde oturuyorlar. Birden bir gergedan geliyor, önüne geleni boynuzlamaya başlıyor. Piyeste rol gereği boynuzlanan insanlar da gergedanlaşma eğilimleri başlıyor. İnsanların boynuzları çıkıyor, hayvanlaşıyorlar. Bütün şehir gergedanlaşıyor. Yalnız birbirini çok seven, bir genç kız ve bir delikanlı insan olarak kalıyorlar. Gergedan olmuyorlar. Hayatta seyrettiğim en güzel piyeslerden biriydi. Otobüste bahsettiğiniz çift bana bu piyesi hatırlattı. Aslında İonesco çağımızı ne kadar güzel anlatıyor. Gerçeği, yaşadığımız ruhsuz, aşksız, kaskatı, rezil gerçeği ne kadar güzel sembolize etmiş. Anlattığınız yemek olayı aslında sevgisizliğin bir görüntüsünden başka nedir? Ben de sizinkine benzer bir olayı Çapa Hastenesinden çıktıktan sonra yaşadım. Sabahleyin kahvaltı yapmamıştım. Kan alınacaktı. Vakit öğleyi geçiyordu, karnım acıkmıştı. O civarda bir lokanta gördüm. Cadde üstündeydi. Görünüşte temiz bir yere benziyordu. Girdim, ve bir pide söyledim. Dostlarım bilir, pideyi çok severim. Ama hayatımda bu kadar berbad, bu kadar kötü yapılmış bir pide görmedim. İki tane sahibi vardı. Dükkanın içinde firavun gibi dolaşıyorlardı. Yüzlerinde öyle nursuz, pirsiz bir ifade vardı ki hiç bir şey diyemedim. Çünkü söz insana söylenir. İkisinin de insanlıkla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu. Berbad bir ruh hali ile o rezil yerden çıktım. Günümüzde ne yazık ki öyle yerler gittikçe çoğalıyor. Çünkü hedef tek: bu yaratıkların tek mabudu para. Bugün ne yazık ki toplumumuzda tarihin hiçbir devrinde görülmeyen bir sevgisizlik hali yaşanıyor. Korkunç, tüyler ürperten, ölesiye, öldüresiye bir sevgisizlik. Hepimiz bunun etkisi altındayız. Biraz sevgiye, biraz saygıya, biraz edebe, biraz güleryüze öyle ihtiyacımız var ki, öyle susuzuz ki sevgisizlikten, sevgi susuzluğundan bağrımız alevler içinde yanıyor. Ama... Bundan kırk yıl önce Gönül Yazar’ın söylediği güzel bir şarkı vardı “Hangi kapıyı çalsam, ardında buruk acı” Bizler de kime dost diye sarılsak...
Sayın Hakeri, daha fazla yazamayacağım. İçimden hüngür hüngür ağlamak geliyor...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sevgi susuzluğu Yazan Hakeri Hakeri
Cvp: Sevgi susuzluğu Yazan Sabri Tandoğan