Çok Muhterem Sabri Tandoğan Beyefendi,
Sonzuz şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum...
İnanılmaz bir sevinçle yazınızı okudum... ve çok bahtiyar oldum... Demek ki, nasip ve kısmet bu güne imiş... Allah sizden razı olsun efendim... Bu ilettiğiniz bilgiler doğrultusunda, Eleşkirt konusunda araştırma yapacağım, belki, bu muhterem zâtın varislerine rastlayabailirim..
Size yazımı gönderdikten sonra, eski notlarımı okudum tekrar ve hatırladım ki, ben bu olayın Aydın'da olmuş olduğunu sanıyordum, halbuki değil, bir zamanlar Ankara'da ikamet eden, Em Krm. Albay Aziz İskender adlı akrabam vardı, Kenan Evren Devlet başkanı iken, onun "Dış İlişkiler Başdanışmanı" idi ve bir ara onu Ankara'da ziyarete gittiğimde, tesadüfen Aydın valisi de orada idi ve aynı vakayı anlatmıştı, notumu da almıştım. Siz de bir süre sonra aynı vakayı anlatınca, o zaman şaşırmıştım...
Merhum Aziz İskender'in de bu tür olayları derleyen bir çalşıması vardı.., bazı dini kitapları da, müstear isimlerle yayınlanmıştı.., ancak bu yayınladığı kitapları bir türlü elde edemedim. Kitaba çok meraklı olan bir insan olarak, bu eserlere ulaşamadım.., kapalı kapılar altında idiler.. ve ben buna bir anlam veremedim...!!!
Efendim, çok büyük bir mutluluk duydum size ulaşmakla.. Bu kadar hızlı cevabınız, beni ayrıca çok çok sevindirdi... tekrar saygılarımı iletmekten büyük bir gurur duyuyorum...
1977 yılında, Trabzon'da bulunan, K.T.Ü. Jeodezi ve Fotogrametri Bölümünü (harita bölümü) biterdikten sonra, Almanya'ya giderek 1978 - 1982 yılları arasında, "fotoğraf sanatı" konusunda ikinci bir eğitim aldım. Yurt dışında kalabilirdim, ama Ülke'ye geri dönmeyi daha uygun gördüm. En büyük amacım, ileri düzeydeki fotoğraf teknikleri ile, bu Cennet vatanı, hem Ülke içinde, hem de dışında tanıtabilecek çalışmalarda bulunmaktı...
Tarih bilimini de çok seven biri olarak, yurt dışlında kaldığım sürelerde, bu konuya ve arşivlere daha çok merak saldım. 1982 'den beri, özellikle Trabzon'da kalarak, sanata ve kültüre emek vermeye devam ettim... Asıl eğitim gördüğüm mesleği, "harita mühendisliği"ni hiç yapmadan, eski bir aile dotumuz olan merhum şair ve ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun etkilerinde çok kalarak..., tamamen santla uğraşmanın ve "Trabzon'da" bulunmanın ağır ve ağır olduğu kadar da yıkıcı bedellerini ödedim...
Tarihte, Trabzon, bir "muhalif" şehir olmuştur, malûm... Osmanlı döneminde, büyük fatih II. Mehmed'in Trabzon'u fethi, Kanuni ve Yavuz Selim han'ın Trabzon'daki uzun yılları sayesinde, Osmanlı ailesiyle, Trabzon eşrafı arasında kurulan ve yüzlerce yıllık bir sadakatin izlerini taşıyan, muhterem aile büyüğümüz ve ecdadımız olan eski Trabzon Valisi "İskender Paşa" ile güçlenen bu kâdim bağlar...,Osmanlı'nın son döneminde akamete uğratılınca..., Trabzon ile bu yeni yönetimin muhalafeti kaçınılmaz olmuş...
Ve Trabzon, ağır bedeller ödemiş...
Şimdi, yüksek malûmlarınız olduğu üzere, pek çok ortamda dile getirilen, "Trabzon Üzerine Oyunlar" başlıklı senaryolarda..., hâlâ bu eski görüntülerin izleri var... Ve Trabzon, bir şekilde, yine bedel ödemeye devam etmektedir... Kökleri koparıp atabilmek, Trabzon insanı için zordur, belki de imkânsızdır...
İskender Paşa konusunda yaptığımız uzun boylu araştırmalar sonucunda, iki yıl kadar önce, resmi belgelerden de yararlanarak, "İskenderzadeler Derneği" adı altında bir sosyal yardımlaşma derneği kurduk. www.iskenderzadeler.org sitesinden bilgi alabilirsiniz.
Halen, bu araştırma çalışmalarını, hasbelkader, sürdürmeye çabalıyorum. Ayrıca, yine Trabzonlu ve eski akrabalarımızdan olan, "Şatırzade Hasan Hicabi Bey" konusunu da, on yıldan fazladır araştırıyorum. Ulaşabildiğim kaynaklar son derece sınırlı olmaktadır. Şatırzade Hasan Hicabi Bey, 1919 yılında, Trabzon'da kurulan "Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti"nin kurucusu ve başkanıydı... Merhum ve büyük insan 2. Abdülhamit Han'ın da en yakın adamlarındandı...
"Hasan Hicabi Bey" araştırmaları ile birlikte, inanılmaz derecede beni hayretlere düşüren ve tabiri caizse, ağlatan gerçeklerine şahit oldukça..., her defasında bir kere daha hayretle, minnetle, şükranla ve rahmetle anmakta olduğum, 2. Abdülhamit konusuna eğildim... Zaman ilerledikçe gördüm ki, bu Büyük Okyanusun kenarında çırınıp durmaktayım...
Bugünki Trabzon ise, sizlerce malûmdur... Elleri, kolları, dilleri kesilmiş bir haldedir... Kültür ve sanat yok olmuş..., yerini arabesk almıştır... İttihaçı baskıları altında olan bir kentin, zor kaderidir...
Bütün bu olanlara rağmen..., yine hasbelkader, bir taraftan tarih, diğer taraftan da sanat çalışmalarını sürdürmeye uğraşıyorum... Bu memlekette, siyaseti sevmedim, sevemedim... Hiç te işim olmadı. Çirkin ve plânlı siyasetin, insanları ne hallere getirdiğini hissediyorum... Sadece sanat ve tarih araştırmalarına eğilen bir insan olarak, uzun yıllarını bu konuya hasreden ve fakat, bu çalışmalarını yayınlayabilme fırsatı bulamayan bir araştırmacı durumundayım.
Üzerinde uğraşmakta olduğum yayın projeleri için, yurt dışındaki yayın evleriyle bağlantılar kurmaya çalışıyorum. Zaman gerekiyor, çevre gerekiyor. Zamana karşı dayanabilmek, en büyük çile...
Trabzon Üzerine Oyunlar adına, Trabzon aydınlarının vereceği daha çok bedeller olduğunu hissediyorum... Umarım, bu çile okyanusunu aşabilmeyi Allah nasip edecektir... Duamız budur...
Bu vesile tekrar selam ve saygılarımı sunuyor, saygıyla ellerinizden öpüyorum.
Sonsuz hürmetlerimle, emir ve görüşlerinizi istirham eiyorum.
Süleyman İskender
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sitemize misafir olan bir güzel insan Yazan Süleyman İskender
Cvp: Sitemize misafir olan bir güzel insan Yazan Sabri Tandoğan