Efendim,

Hepimizin bildiği gibi İslamiyetin kıldan ince kılıçtan keskin kuralları var. Bu satırları bu kabulle yazıyorum. Araya fazla zaman girsin istemedim. Yazdıklarınız kabulümdür. Vicdan-fıtrat kamerasını kendime tuttuğumda  terazi zatıalinizden yana ağır bastı efendim. Her yaşanmış olayda kendimi aynada bir kere daha görüyorum. Tekrar yazılara dönerek ama aslında ben....diye başlayan cümleler kurmakta gereksiz.Yani kısacası kendimi ifade cümleleri yazmaktan da vazgeçtim. Yalnız şunları yazmak istiyorum. Size ne yazdıysam hepsi samimi olarak yazılmıştır. Hayatta başaramadığım tek şey var o da yine sizin öğretileriniz arasında olan "siyaset-i ilmiye".Yazılarınızdan  sohbet programlarınızdan sizi tanıyan birisi olarak az çok işiteceklerimi de tahmin edip susmayı başarabilseydim belki bunlar yaşanmayacaktı.Ancak buna bugün itibariyle üzülmüyorum (dün ağlamıştım) çünkü kendimle bir kere daha yüzleştim.

Bir kere, size yürekten bağlıyım efendim. Bunu daha önce de yazdım. Bu hep te böyle olacak. Hep duacınız olacağım inşallah.

Sizi uzaktan takip etmeye karar verdim. Çünkü siz de hemen inciniyorsunuz. Bu beni kahrediyor. Benim üzülmem bir yere kadar önemli değil. Ama siz neden benim yüzümden üzülesiniz. Bu sefer de sizi üzdüm diye ağlıyorum. Mahkem-i Kübra'ya kalmasın işler. Ben haddimi bileyim olsun bitsin.

Sayın Kardan adam kardeşime de çok teşekkür ediyorum yazısı her zaman olduğu gibi yine bana bir şeyler öğretti ve de iyi niyeti için de Allah razı olsun inşallah.

Efendim,

Sizin o güzel yüzünüz hep gülsün inşallah. Yazılarınızı ve sizi dualarımla beraber hep takip edeceğim ve de hiç sesimi çıkarmadan.

Allah'a emanet olunuz.

Sonsuz hürmetlerimle...............

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :