Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : “Siz bildiklerinizle amel edin, Ben size bilmediklerinizi öğretirim”.
Gönderen : Hidayet
Tarih : 8/6/2007 9:28:14 AM


Selamün Aleyküm merhaba efendim


 


Efendim, Münir Derman Hz. aşağıdaki yazısındaki resimde ne anlatıyor, eğer biliyorsanız detaylı bir şekilde anlatır mısınız? Allah emanet olun...Selam dua ve saygı ile


 


http://www.muhammedinur.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=156


 


ANA-ANNE

“Cennet anaların ayağı altındadır.”


Ne demektir?
1 - “Anaların” çoğul olarak “Ayağı” çoğul değil.


 


Hangi ayak, sağ veya sol?..


2- Meleklere, Âdem’e secde edin emrolundu. Havva’ya secde yok!..


3- Âdem topraktan halkedîldi. Havva “Nefs-i Vâhide’den”. Toprak yok!..


4- Anaya babaya hürmet et!


 


İlk defa ana söyleniyor.


Niçin?..


5- Gizli bir hazine idim. Bilinmeyeni istedim. (Hadîsi Kudsî)...
“idim”, “istedim” kelimeleri fiilleri, geçmiş zamanı bildiriyor.


 


Kime karşı bilinecek?..


“Kâinatı halkettim!” Maksad-ı îlâhiyesini bildiriyor.


 


Melâikelere hitaben:
“Arzda bir halife kılacağım!.”


 


Demek ilk defa melâikeler halkedilmiştir.
“Bir halife kılacağım! Benim yerime!..”
İnsanın kadrini bildirmek için de “inni a'lemü ma la ta'lemun”
“Sizin bilmediğinizi bilirim!” buyurması da insanın farz üzerindeki makam ve şerefini ifade ediyor.


“Ona bir emanet vereceğim!”


 


Emanet kelimesi muvakkat bir zaman için mânâsını ifade eder.


 


Bu emanet sırrı’l- esrar-ı vahdaniyet’dir.


İnsana yüklettiği bu emanet eşref-i mahluk olduğunu açıklar.


İnsanın hâmil olduğu “Sırrı’l- esrarı’l- vahdaniyet” den dolayı keramet-i insaniye, hafıza idrak vasıtası ile her şeyi tasarruf etmesi gayrı kabil-i inkârdır.
Mucizeler ve kerametler bu tasarrufun görünen neticeleridir, eserleridir.


 


Âl-i İmrân sûresinde 4 yerde peygamberin ismi “M” geçiyor.


 


Niçin? Sebep ne?
Bunlar ilm-i ilâhinin sır perdesidir.
İnsan mantığının hududunu aşan mantıksız bir mantık ile anlaşılan perde arkası...
Kimya kanunları gibi değişmez kanunları vardır bu perde arkasının.
Bura ile temas edeni “tasarrufa” muvakkat kılar.


 


Maddeye insanlar tapmaya başladığı devirden itibaren ALLAH’a sıfat aramaya başlamışlardır
Bu sûretle aklın peşine takılarak şuûrsuz bir tempo ile gidiyorlar.
Bu yazı çok düşünerek, tetkik edilerek anlaşılabilir.


 


İzahı çok uzundur.


 


İnsan ve mahlûklar için “arz” da buyruluyor.


 


Kâinatda veya yıldızlarda buyrulmuyor.
“Halakassemâvâtı vel ard”...


 


İlk defa semâvât, sonra arz yaratıldığı ifade buyruluyûr.
Yıldızların mevkileri.


 


Bir belde.
Atom çekirdeği ve elektronların sağdan sola dönmeleri.


 


Soldan sağa dönerken akıp gitmeleri.
Kıyamet günü nefsi kötülemek.


 


Seher vakti


 


Bir yıldız.


 


ALLAH’canın Resûl’de Arap diline çevrilmiş şekli “ALLAH’ın kelâmında” yukarıda bildirdiklerimize ALLAH yemin ediyor ve onları şâhid tutuyor.


 


Kullara ispat için mi?


 


Hâşâ. Sümme hâşâ.
Kullara inandırmak için mi?


 


Hâşâ. Sümme hâşâ.


 


O hâlde niçin bu yemin ve şâhid tutma...


 


Kendi şanını tenzih ediyor.


 


Ve insanı şerefli bir mahkûk olarak yarattığını anlatıyor...


 


Paşam, ağam kıymetini bil!


 


Kendini temiz tut!


 


Temiz yaratıldın.
Tekrar dönüşte alnın açık, ruhun temiz, vücudun şaibesiz olsun!


 


Şimdi bazı sualler söyleyeceğiz:


 


Bunları hâlletmeye bak!


 


Kime sorarsan sor, öğren!


 


Alacağın hakiki cevaplar seni bir hükme götürecek...


 


Hava:
Hidrojen, Oksijen, Azot, Argon gazlarından teşekkül etmiştir.
Hava nedir o hâlde?...


 


Hidrojen H2O oksijen.


 


Bu sudur.
Şimdi suâlimiz şudur:
Su kaynadığı zaman buhar oluyor.


 


Buhar        : H2 hidrojen midir, O2 oksijen midir?
Bulut         : H2 hidrojen midir, O2oksijen midir.
Sis             : H2 hidrojen midir, O2 oksijen midir.


 


Yağmur     : Su
Dolu          : Su
Kar           : Hidrojen midir, oksijen midir?
Buz           : Hidrojen midir, oksijen midir?


 


Bir kimya hatırlatması, hidrojen dışında çekirdeksiz proton ve nötron yoktur.


 


Güneş yuvarlanıp devrildiği
Yıldızlar döküldüğü
Dağlar yerinden oynayıp yürüdüğü
Gök yüzünün perdesi kalktığı
Gök yanldıgı
Yıldızlar dağıldığı
Deryalar kaynayıp aktığı,


 


Bu âyetler İnfitar, Tevkir sûrelerinin ilk âyetleridir.


 


Kâinatda ilk defa semâvât halkedildi, sonra arz.


 


Yukardaki âyetlerde:


 


“Yuvarlanmak. Devrilmek. Dökülmek. Yerinden oynayıp yürümek. Göğün yarılması. Yıldızların dağılması. Deryaların kaynayıp akması.


 


Bunların hepsi gök yüzünün perde si kalktığı zaman ile başlayacağı ifade edilmektedir”...


 


Gökyüzünün perdesi nedir?


 


Ne dersen de, ne mânâ verirsen ver.


 


İnsanın aklına sokulması için perde buyrulmuştur...

 “Vecealna minel mai külle şey’in hay.”
Canlılık, Hayat, “HAYY” ın sudan geçmesiyle başladı.


 


“ALLAH’a her şey kolaydır!” demek bile doğru değildir.


 


“Ve” suyu da halkeden O’dur.
“Mine’l- mai külle şey’in hay”


 


Biz her şeyi sudan halk “ettik”.


 


Ana madde su değil, dikkat “HAYY”.


 


HAYY’ın görünmesi su ile olmuştur.


 


Su, ruhun geldiği geçtiği bir vasatdır.


 


“Su neden halkedildi?” bilinmiyor.


 


Suda ifade edilemeyen bir ahenk var.


 


İfadeye kalkarsanız, bu ahengi bozarsınız.


 


İzah edilebilen “ahenk” değildir.


 


Bir testinin kullanmaya yarayan kısmı onun içinin boşluğudur.


 


“Her şeyi halketmek için suyu katalizör aracı yaptık!”
HAYY sudan geçtikten sonra tahammül hududuna iniyor.


 


“Her şeyi ölçülü, Hacimli, Sikletli bir plân dahilinde “yarattık”.
Bu sırrı suda gizledik!..”


 


İnsan vücudunda, her şeyde bir damla bile olsa su vardır.
Vücud bir mabeddir.
İnsan bir mekândır.
Dünya mekânındadır.


 


Aslı lâ mekândadır.


 


Allah:


 


“İnsan gönlünde insan sözü şeklinde “ALLAH’ça kelâmı” ile tecellî ettik!
Biz semâdan “mübarek” su indirdik!”


 


Mübârek kelimesi başka dilde yoktur.


 


Tercüme edilemez.


 


Gönülleri coşkun, alnında görünmeyen secde izi “Min eseris sücud” olanlara, kalbinde ALLAH lâfzını sezenlere ve islâm olanlara söylüyoruz.


 


İnanmayana, kendi kendini unutan insanlık kıymetini kaybedip:


 


“Ben bilirim! Ben mürşidim!” diye gaflet ve delâlet içinde olanlara sözümüz yok...


 


Zâten onlar bu kitabı ellerine alamazlar.


 


Alsalar bile anlayamazlar.


 


Anlasalar bile okuyamazlar.


 


Bu da bu kitabın sırrı...
26.5.1989 Cuma


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

“Siz bildiklerinizle amel edin, Ben size bilmediklerinizi öğretirim”. Yazan Hidayet
Cvp: “Siz bildiklerinizle amel edin, Ben size bilmediklerinizi öğretirim”. Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]