Sayın Abdullah Elber,

14.8.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, sorunuza ben kendi hesabıma şöyle cevap vereceğim: Ticaretin kendi kanunları vardır. Aklı başında herkes alın teriyle kazandığı parayı iyi harcamak ister. Temiz ve güzel mal almak ister. Şöyle düşünelim: Bir mahallede iki bakkal var. Ve ben evime peynir alacağım. Birinci bakkal müslüman ama çamur gibi peynir satıyor. İkinci bakkal gayri müslim, ama nefis peyniri var. Tadına doyum olmuyor. İnsanın Fransızlar gibi yemekten sonra tatlı yerine o peyniri yiyeceği geliyor. Açık söyleyim ben giderim o gayrimüslimden peynir alırım. Benim paramda haram yok. İkinci olarak ben çocukluğumdan beri alacağım malın kaliteli olmasına dikkat ederim. Mesele bundan ibaret. Bu cevabım belki bazı kimseleri kızdıracak, ama samimi kanaatim bu. O müslüman kardeşimiz de veya müslüman geçinen kardeşimiz de adam gibi mal satsın, ben de gidip ondan alayım. Ama doğrusu çamur gibi peyniri evime götüremem. İsteyen kızar, isteyen darılır. Bu böyle. Benim bildiğim bir müslümanın sattığı mal en temiz, en güzel, en kaliteli olmalı. Dükkanı en temiz olmalı. En intizamlı olmalı. Müşteriye muammelesi en sıcak, en yakın, en içten olmalı. İşte öyle bir dükkana değil müslümanlar, gayri müslimler bile koşa koşa gelir. Unutmayalım yavrum ticaretin kendine göre kanunları vardır. Tüccarın Fenerli veya Galatasaraylı olması  birşeyi değiştirmez. Eğer yanılıyorsam lütfen Allah rızası için ikaz edin.  Söyleyeceklerim bu kadar.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :