Degerli büyügüm,
Ankara'daki su sıkıntısı, insanların cektigi zorluklar, birdenbire icime gelen bir sıkıntı hissi ile dün aksam mutfaga kosup, elimden geldigi kadar yapabildigim börek ve iceceklerle kızımın görev yaptıgı hastanenin yolunda bulduk esimle kendimizi. Günlerdir akmayan sular nedeniyle acil ve yatmakta olan hasta dısındaki hastalara hizmet veremiyorlardı, personele yemek cıkmıyordu. Allah'dan hastalara yemek cıkıyordu, ama onlar da günler ve aylardır hastanede cocuklarıyla binbir sıkıntı ve üzüntüyle kalan ailelerdi. 20.30 civarında, asistanlar gece viziti yapıyorlardı. Bizi ve yiyecekleri görünce cok sevindiler. Yettigi kadarıyla hasta ailelerine de verdiler. Icimizin sıkıntısı ile yaptıgımız yolculugumuzu utanarak yazıyorum. Ama efendim, hastane dönüsünde gözlemledigimiz olayları sizinle paylasmak istedigim icin detay vermek durumunda kaldım, bagıslayın lütfen.
Efendim, kızımın servisinden cıkınca asansöre yöneldik,gecenin ve hastane koridorların sessizliginde. Onuncu katta,asansöre elleri ve yüzünün büyük bir kısmı yanmıs, ama bir o kadar da güzel bir erkek cocuk bindi 10 yaslarında. Sizleri üzecegim ama, cocugun elleri, parmakları yanık nedeniyle tamamen yapısmıs, parmak sekli kalmamıs bir düz ince kol devamı seklindeydi. Ama, o yavrucak aylardır plastik cerrahide yattıgı icin hastane personeli gibi, bize "Teyzecigim hangi katta ineceksiniz?" dedi, gülen gözleriyle ve o bitisik duran parmaklarını büyük bir maharetle kullanarak inecegimiz kata bastı.Ben de ona,asagıya neden indigini sordum. O da büyük bir sevincle, gece acil kantinin acık oldugunu ve yataklarından cıkamayan hastalar icin su, ayran, meyva suyu almaya gittigini söyledi. Bizim aferin dememize kalmadan,baska bir katta elinde seccadesiyle 30 yas civarında genc bir hasta yakını bindi asansöre. Genc adam, cocuga ismini sordu, çocuk Yusuf diye cevap verdi, aynı cocuksu,temiz gülüsle. Genc adam, "Ne güzel bir ismin var, Yusuf Peygamberin adı" diyerek , cocugun saclarını oksadı ve asansörden indi.Biz,Yusuf'la acile kadar gidip ,vedalasıp ayrıldık.
Efendim,evimize dönerken yolda yatsı ezanı okunuyordu. Arabayı kenara cekip, esimle ezanı dinledik. Hekim olmama ragmen, artık yataklı bir yerde calısmadıgım icin insanların nelerle mücadele ettigini yeniden hatırlayarak, siz degerli büyügümün pazar günü televizyonda üzerinde önemle durdugunuz, ŞÜKÜR sohbeti aklıma geldi. Evimize döndügümüzde,Rabb'imizin verdigi saglıga, nimetlere tekrar binlerce sükredip, zor durumdaki insanlara da yardım etmesi icin yalvardım Yüce Yaradan'a. Icimde ne sıkıntı kalmıstı ya da ne yapacagını bilememek. Bana, dün gece büyük bir hayat dersi olmustu. Efendim, sizleri üzdügüm icin özür dilerim. Hayırlı geceler dilegiyle, sonsuz hürmetlerimle ellerinizden öperim.
Ayla Belen.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Her halükarda insanları sevmek ve onlara faydalı olmak Yazan Ayla Belen
Cvp: Her halükarda insanları sevmek ve onlara faydalı olmak Yazan Sabri Tandoğan