Sevgili Rana Anne,
Bu gun ogle vaktiydi. Sehrin sokaklarinda yurudum. Hava artik yaza donuyor buralarda . Oglenleri sicak oluyor. Hafif bir esinti vardi , hava da bulutluydu, gunes dogrudan gelmeyince yurumek istedi canim. Dar sokaklardan, bembeyaz yuksek bahce duvarli evlerin onunden gectim bir bir. Beyaz duvarlarin uzerinden pembe beyaz, narcicegi rengi begonviller sarkiyordu. Dallarinda oksadim onlari. Oyle hassaslarki hemen dokuluveriyorlar, daha kurumadan. Ah dedim simdi Rana Annem olmaliydi yanimda. Nasil da severdi onlari. Birlikte yururduk, sohbet ederdik bir taraftan. Yollarin kenarindaki ciceklerin renkleri mor, pembe, leylak,sari… Birlikte gulerdik , merhaba derdik hepsine…. Sonra ‘Sari Cicek’ siirini hatirladim Yunusun… Ilahisini cok severim ben de…ciceklere manalar yuklerdik birlikte… neler gorebildigimizi anlatirdik birbirimize…
Biliyormusun Rana Anne , penceremin onunde iki sallanan koltuk var. Bu eve gecince aldik onlari. Manzaraya doyamiyorum; o yuzden, doyasiya seyredebilmek icin alip yerlestirdim onlari penceremin onune… Istedim ki , oturayim koltuguma, karsimda bir dost, birlikte seyreyleyelim alemi… Ben oturuyorum da hergun , dostu bulmak mumkun olmuyor. Haftasonlari ve aksamlari esimle paylasiyoruz bu guzellikleri. O bir kitap aliyor , yuksek sesle okuyor bazen, sonar tefekkure daliyoruz, sukrediyoruz Rabbimin verdigi nimetlere. Gunduzleri ise yalniz kaldigimda, oturuyorum koltuguma , yaslaniyorum arkama, bakiyorum; muhtesem yesillikte bir park, her yani palmiye agaclari, dipleri rengarenk ciceklerle kapli, koyu yesil hali gibi cimenler, tam uzerinde kosmak, hatta uzanmak icin. Agaclarin ardinda masmavi bir deniz, ilerlerde denizle birlesen mavinin cesitli tonlariyla bezenmis, yumak yumak bulutlarla gokyuzu… Ah diyorum bir dost olsa, paylasabilecek, sohbet edecek. Ama oylesine bos sohbetler degil, sizin de soylediginiz gibi Allah kelami edebilecek, birbirimizi aydinlatabilecek, isik olabilecek… Iste simdi Rana Anne siz varsiniz..
.
Gunlugunuz elime ulasali bir hafta oldu. Aliyorum onu elime , oturuyorum penceremin onune, ufka dikiyorum gozlerimi…. Rastgele aciyorum bir sayfa…. Bakalim Rana Annem ne demis bana ……. Okuyorum…. Inanamiyorum… Tam da benim dusundugum , dusunmek istedigim seyler…. Dostla hasbihal boyle olur iste diyorum… Kuslari seyrediyorum bizim icin, denizdeki dalgalari, rugarda ucusan ucurtmalari…. Ve, sizi yanimda hissediyorum…. Bir rahmetli kardesimin mektuplarini okurken bu koltukta boyle hissediyorum kendimi , bir de sizin gunlugunuzu… Onun mektuplari da zamanin otesinde yer aliyor, sizinkilerde … Sanki okudugum her an icin yazilmislar.. Kardescigim 15 yil once yazmis mektuplari, hic birisine tarih atmamis; ‘bugunun tarihi’ yada ‘evrende bir yer ve bir zaman’ diye yaziyor tarih kosesinde. Hangi an okursam, o an O benimle… Sizin gunlugunuzde tarih var ama harika tevafuklar cikariyorum bu tarihlerden… Cok hosuma gidiyor…
Bu gunlerde, neredeyse sizin gunlugunuzu tutmaya basladiginiz yaslardayim ben de… ve benim de alacak cok yolum var….
1970 yazindan 73 sonuna kadar Kizilcahamam da oturduk biz. Ana caddenin uzerindeki banka lojmaninda. Belki geldiniz o aralar Soguksu’ya piknige… Belki gectiniz bizim bahcemizin onunden… Biz kadesimle hep bahcede oynardik. Tek katliydi evimiz, onunde ve arkasinda kocaman bahcesi, renk renk cicekleri vardi, bir de bizim salincagimiz. Babam her aksam mesaiden sonra cicekleri sulardi.Aslanagizlari, sari papatyalar, pembe , mor cicekler, ve de guller. Koyu kirmiyi guller… Ektigi tazecik sogan, maydonoz ve nanelerden toplardik salata icin. Arka bahcede mudur amcanin tavuklari vardi. Kirintilarla onlari beslerdik… Yedi yil once bir kez daha gittim Kizilcahamama Rana Anne .. Cadde ayni, Tekel binasi, karsidaki cay behcesi ayni… bizim okula ek bina yapmislar bahceye… Bizim banka binasi ile lojmalari ise yikmislar, ayni yere kocaman , cok katli, ruhsuz bir bina dikmisler. Hani sizin soyediginiz gibi su ust uste konulmus kesmesekerlere benzeyen, hicbir ozelligi guzelligi olmayan gri binalardan. Bahcesi yok. Yer kalmamis ona bina doldurmus tum arsayi. Bizim kocaman dunyamiz bu kadar kucukmuymus dedim hayalkirikligi ile…. Artik hersey degisiyor Rana Anne … Degisimin hizina yetisilemiyor… Eski guzellikleri yok ediyorlar acimasizca….
Oysa biz ne cok severdik ana caddeden Soguksuya dogru yurumeyi aksamuzerleri… Dalindan taze yesil nohut yerdik, bir de beyaz cam sisede sade gazoz icerdik neseyle….
Neyse… Bu ani yasamaya calisiyorum ben … birakiyorum hayiflanmayi olumsuz dusunceleri bir kenara, elimdeki nimetler icin Rabbimin yarattigi butun guzellikler icin sukrediyorum. “Beni senden ayirma Allahim, bana esyanin hakikatini goster. Ne olur! Amin.” Diyorum. Bunu sizden ogrendim Rana Anne. Dua etmeyi cok severdim. Her an, her yerde… Sukretmeyi de …. Ama sozlerimi her zaman ’amin’ diye bitirmezmisim meger…. Heleki yaziyorsam… Sizin gunlugunuzu okuyunca farkina vardim bunun. Cok hosuma gitti. Her dilegi, iyiniyeti, cumleyi amin ile bitirmek. Simdi bu aliskanligi kazanmaya calisiyorum ben de…
Dun yolda yururken birilerin konusmalarina kulak misafiri oldum da .( Bunu da bana siz ogrettiniz gecen gun..) Bana soyleniyormus gibi geldi sozler. Bir uyari gibiydiler. .Cok sevindim…Sonra guldum icimden, hani diyorsunuz ya; insanlar cok entresan farkli dilleri konusuyorlar, ancak yabanci bir dili konussalar da aksanlari degisik degisik oluyor diye. Burada olup da dinlemelisiniz degisik aksanlari. Herkes ingilizce konusuyor ama ben artik aksanlarindan anliyorum hangi milletten olduklarini…
Biliyormusunuz , Istanbul’da okurken ben annanem ve dedemle oturdum dort yil. Onlar bana bakti ben onlara yoldas oldum. Annanemin kendinden buyuk iki ablasi vardi, cok yakin otururlardi bize … Ikisin de esleri vefat etmisti. Her gun bir araya gelirlerdi. Bazen aksamlari bize gelirlerdi oturmaya .. Onlara ihlamur pisirirdim, yagsiz tavada sutlu borek yapardim … yanina da uzerine incir receli surulmus kizarmis kepek ekmegi… Bazen muhallebi… (pehrizdeydiler hepsi) Aralarinda oturup onlari dinlemeye bayilirdim. Simdi karsimda otursaniz size de yapardim ayni borekten. Siz Turk kahvesi severmisiniz.? Ben bayilirim. Hele yaninda madlen cikolata ile… Dokunursa annaneminki gibi sutlu yapardim sizinkini de … Bu guzel nimetlerden yer sonra sukrunu ederdik birlikte… Bazen bal tefsiri gibi tefsirini yapmak hadiselerin cok hosuma gidiyor… birlikte tefsir ederdik biz de….
Kibris’ta Magosa da oturduk iki yil. O sizin anlattiginiz kaleyi cok severdim. Simdi her yer , her sey gibi Magosa da disari tasmis… Ozunden kimliginden ayrilmis.. Sehir hizla Karpaza burnuna dogru buyumekte. Siz Salamis Otel de kalmissiniz ya artik sehir oraya vardi nerdeyse… Eski kucuk evler degil , uc dort katli apartmanlar, bahceli buyuk luks evler dizili yol boyu… Ama kale hep ayni. Insaat yapilamiyor icine.. aradaki mezarlar, turbeler, dar sokaklar, minik tas evler oldugu gibi duruyor. Uzun yuruyusler yapardim evimden kaleye kadar, sokaklarinda dolasir tarihi yasardim. Bazen burclarina cikar, Akdenizi, mavisinin muhtesemligini, uzaklarda hayalet sehir gibi duaran kapali Maras’i seyrederdik. Maras hala o sizin gordugunuz gibi biliyormusunuz. Gezilemiyor ozel izin olmadan. Ama biz girdik icine , dolastik sokaklarinda… Icim urperdi otuz yil once orada insanlarin yasadigini dusununce… O yillara gore muhtesem evler, kocaman otellerle dolu. Cogu insaat halinde yarim kalmis, paslanmis vincleri makinalari uzerinde oylece…Duvarlari yer yer yikik top mermileriyle, pencereler kapilar kirik…Bahceleri yabanotlari burumus, evlerin pencerelerini , kapilarini sarmislar. Bombos. …... Iste hayat boyle Rana Anne… bir gun herseyim var diye sevinip boburlenme yarin seni ne bekliyor bilinmez.. …….Kibris’ta en cok ceviz macununu sevdim. Bilmem siz tatina bakmismiydiniz, Cevizleri daha olmadan, ham hali ile agactan topluyorlar. Uzerindeki yesil kabugu ile birlikte kirec kaymagina yatiriyorlar. Sonrada birkac gun sekerin icinde bekletip recel gibi pisiriyorlar. Aslinda recele benziyor. Ama Kibrislilar ceviz macununu birer ikiser kucuk cay tabaklarina cikartip yaninda bir bardak soguk suyla birlikte misafirlerine ikram ediyorlar. Minik iki disli catal ile aliyor ve butun olarak yiyorsunuz. Inanilmaz bir sey . Cevizi disindaki yesil kabugu, kahverengi sert kabugu, icindeki ince aci zar tabakasi ve ici ile birlikte yiyorsunuz yani. Muhtesem bir lezzet. Ustelik serbeti de her derde deva imis. Butun kis boyu birer kasik yiyenler hic hastalanmazmis… Ben cevizi ve inciri cok severim.. Anneme soyledim. Bunun manasi cok buyuk , cevizin butun kabuklarinin birer manasi var dedi..Disindaki yesil kabuk seriati anlatirmis , kahverengi sert kabuki tarikati, ince aci zar tabakasi hakikati, Icindeki meyve ise marifeti…. Gozlerim kocaman acildi. Tevekkeli degil dedim ben bu kadar bayildim , inanilmaz buldum ..Eminim siz de cok severdiniz….
Ezani okunuyor ben bu satirlari yazarken… Ne de guzel duyuluyor. Billur gibi bir ses… O muhtesem cagri , tum insanliga…. Demek duyma sirasi bende diyorum… Oyle ya dunya yuzunde her an ezan okunmuyor mu aslinda?… Surekli bir cagri Rabbimizden bize… Duyabilene !… Biliyorum siz de cok seversiniz ezan sesini… Bir gorseydiniz bizim evin onundeki kocaman parkin ortasindaki camiyi.. Bayilirdiniz eminim. Bu evi cok sevmemin bir nedeni de aslinda. Onbesinci katta oturuyoruz biz. Cami, benim penceremden bakinca minyatur gibi duruyor. Oyle guzel ki… Ama baslayinca ezan okunmaya, hele bir de balkon kapisi ya da pencere aciksa, kendinizi camide gibi hissediyorsunuz. . Burada namaz kilinirken imamin sesi ve dualar da sesli veriliyor disariya megafonla. Neredeyse cemmatle namaz kilar gibi hissediyorsunuz kendinizi evinizde. .. Hele sabah namazlari , o sessizlikte….hic bitmesin istiyor insan….
Dun aksam yemek yapiyordum mutfakta , sizin tarif ettiginiz firinda makarna geldi aklima. Bizimkiler makarnaya bayilir. Denemeliyim dedim. Rana Annemin tarifi, benim de sevgim katildi mi icine mutlaka guzel olur , begenirler diye dusundum. Annem bir yemegini begendik mi Hep “Sevgimi kattim icine sizin icin” der.… Iste benimkisi de oyle…Ikimizin sevgisi birlesince , bayildilar… Insallah iyi bir gida olmustur esime , kizlarima… Allah hep iyilik, saglik ve guzellikle nimetlerinden faydalanmayi nasip etsin bizlere insaallah . Amin!
Bu gun Cuma Rana Anne…. Cumalari kendimi bir baska hissediyorum. Bu muberek gunde icim coskuyla dolu… Yasinleri sizin icin okuyorum . ..Artik dualarimda rahmetli dedem, buyukbabam, annanem ve kardesimle birlikte sizi de hep aniyorum… Size cok tesekkur ediyorum her sey icin; zarafeti, inceligi, mutevaziligi, hassasiyeti , duygusalligi, sevgiyi, ictenigi ve pekcok iyi hasleti , kendimi tanimayi ogrettiginiz icin, gosterdikleriniz, farkina vardirdiklariniz icin . Sevgili Esiniz, Sabri Tandogan Beyefendiye sukranlarimi sunuyorum, sizinle bir hayati , yasamin her anini paylasip , sizi mesut ettigi icin, sizin icinizdeki essiz cevheri bir sanatci inceligi, bir kuyumcu ustaligi ile isleyerek ortaya cikardigi , bu essiz hazineyi bize tanittigi icin, … Rabbime sukrediyorum sizi tanimama izin verdigi icin, Rabbimin butun rahmeti uzerinize olsun mekaniniz cennet bahcelerinden bir bahce olsun insaallah. Amin......
Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Rana Anne'ye Mektup... Yazan Özden Çiçek
Cvp: Rana Anne'ye Mektup... Yazan Sabri Tandoğan