Çok Kıymetli ve Çok Sevgili Büyüğüm,
Size ve bütün dostlara hayırlı günler ve sonsuz güzellikler diliyorum...
Efendim, bugün okuduğum bir yazı şöyleydi:
Bir yetkili akıl hastanesini ziyareti sırasında sorar:
-Bir insanın akıl hastanesine geldiğinde mevcut durumunu nasıl belirliyorsunuz? Doktor:
-Hastanın yanında önce bir küveti tıpayla kapatıyor, su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir tas. Sonra da küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Adam: -Oooo ! Anladım, der, herhalde normal birisiyse tasla boşaltmasını bekliyorsunuz, çünkü o hepsinden büyük.
-Hayır. Der doktor, tam olarak öyle değil. Eğer gerçekten düşünen biriyse küvetin tıpasını çekmesini bekliyoruz.
Efendim bu yazıda belki biraz da mizahi olarak vurgulanmak istenen gerçek oldukça düşündürücü. Hayat karşısında da olaylara sadece dar bir çerçeve içinde kalmadan geniş bir ölçekte bakabilmek, kendisine sunulan dar kalıpların dışına çıkarak yeni düşünceler ve bakış açıları geliştirebilmek oldukça önem arzediyor. Bunun için de her zerreye her olaya her insana önemli önemsiz ayrımı yapmadan hayret ve hayranlık duygusu ile bakabilmek gerek. Bilime gerçek anlamda yapılan katkılar da hep bu dar kalıpları aşan, hayranlık duygusuna ve gözlem yeteneğine sahip insanların elleriyle oluyor. Tıpkı bir ağacın altında başına düşen elmaya hayretle bakarak yerçekimi kanununu bulan Newton örneğinde olduğu gibi...
Bundan yıllar önce optikle ilgili çalışmalarıyla Nobel ödülü alan Henry Bragg ise şöyle diyordu: “Bilimsel ilerlemede önemli olan yeni teoriler ortaya koymaktan daha çok, mevcut olanların üzerinde farklı düşünce yolları geliştirebilmektir”.
Sayın büyüğüm, siz de bir sohbetinizde mana yolunda ilerleyerek mesafeler katetmiş insanların baktıkları her zerreden, gördükleri her durum ve müşahede ettikleri her olaydan pek çok anlam ve yorumlar çıkarabildiklerinden bahsetmiştiniz.
Etrafındaki bütün güzelliklerin, inceliklerin, yaratılıştaki sonsuz inceliklerin farkındalığı içinde olabilenler, hayret ve hayranlık duygusu ile bütün anlarını doldurabilenler ne güzel insanlardır. İnşallah bizler de siz çok kıymetli büyüklerimizin ardından yürüyerek bu incelikleri kendisinde yerleştirenlerden, etrafındaki sayısız güzellikleri, harikuladelikleri sezebilenlerden olabiliriz bir gün...
Sayın büyüğüm, burada hürmetlerimle ellerinizden öpüyor, bütün insanlık için renk dolu, ışık dolu, sayısız güzelliklerin farkındalığına erilen manevi olgunluk ve güzellikler dileklerimi sunuyorum. Bütün günleriniz bir öncekinden daha hayırlı, daha güzel, daha renk dolu, daha ışıklı, sağlık ve afiyet dolu, her dem sürdürmekte olduğunuz çalışmalarınızın sonsuz güzellikteki yansımalarıyla dopdolu olması niyazıyla hoşçakalın...
Çiğdem Seçkin Gürel
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
"Yumma gözün kör gibi" Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: “Yumma gözün kör gibi” Yazan Sabri Tandoğan