Sayın İlknur Özden,
28.8.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, Yunus bir şiirinde
“Aşıklar ölmezmiş, ölenler hayvan”
Diyor. Ne kadar güzel belirtmişsin, bize ölümü hep yanlış tanıttılar. Allah’ın sevgili meleği Azrail AS’ı yanlış tanıttılar. Ölüm, sevgili kavuşma anı. Ölümle hayat bitmiyor ki. Bir hayatın kapısı kapanırken, yeni bir hayatın kapısı açılıyor. Mevlana, öldüğü gece için Şeb-i aruz ; düğün gecesi diyordu. Bize nedense bazı kavramları yanlış bellettiler. Mesela siyah rengin adını matem rengi koydular. Halbuki siyah, en asil, en güzel, en yüce renk. Kabe’nin örtüsü neden siyah, hiç düşündük mü? Neden Japonya’da karatede en iyi dereceyi tutturana kara kuşak veriliyor. Ölüm olayı da böyle. Yepyeni dünyalara açılan pırıl pırıl bir pencere iken onu bize umacı gibi gösterdiler. Yeter ki biz mana alemi için hazırlık yapabilelim. Kabrimizdeki toprağın her zerresine yaşadığımız sevgileri götürelim. Hayatı bir özsu gibi kucaklayalım, kabrimize götürelim. Kabrimizi cennetten bir köşe yapalım. Rahmetli annem gece kıldığı nafile namazların sevabını kabrine yollardı. Ona “kabr-i nur” namazı derdi. Nur içinde yatsın. Efendim, hayatı o kadar güzel yaşayalım ki dünya hayatımız da ahirete hayatımız da cennet olsun. Sadece Yunus Emre gibi
“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
diyelim, “Aşk gelicek cümle eksikler biter” diyelim.
“Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” diyelim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hayatı öyle yaşayalım ki her iki dünyamız da cennet olsun Yazan İlknur Özden
Cvp: Hayatı öyle yaşayalım ki her iki dünyamız da cennet olsun Yazan Sabri Tandoğan