Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,

31.8.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, kuşları ne kadar güzel anlatmışsın. Onlar arasında sandığımızdan, tahmin ettiğimizden daha büyük, daha güzel, daha yüce bir birlik ve beraberlik anlayışı var. Paylaşmak onların hayatının ana unsuru. Ve onlar bu halleriyle çağımızın maddeden sarhoş olmuş firavun ruhlu insanlarına ne güzel örnek oluyorlar. Ve bizlere ne güzel dersler veriyorlar. Günümüzde çok kullanılan bir söz var. Kime sorsanız “Şu kitabı okudunuz mu, şu müziği dinlediniz mi, şu resim sergisine gittiniz mi” diye alacağınız cevap ortada: “Çok yoğunum”. Zavallı insanlar bu saçma sözün kendilerini nasıl fakirleştirdiğini bir bilseler. O zaman çok şeyler değişir. İnsanoğlu ne kadar çok çalışırsa çalışsın yine de güzelliklere zaman ayırmalı. İşyerinde masasına koyacağı her gün ayrı bir reproduksiyon ona renklerin güzelliğini duyumsatabilir. Merak etmeyin öyle atla deveyle değil bazı kırtasiyecilerde yarım gazoz fiatına ne güzel reproduksiyonlar satılıyor. Keza bir ayet, bir hadis, bir velinin güzel bir sözü güzel bir yazıyla, tina ile yazılır, evimizin, işyerimizin uygun bir yerine konulursa bize gün boyu en büyük güzellikleri, heyecanları yaşatabilir. Mesela “Ya hayır söyle, yahut sus” gibi. “İki günü birbirine eşit olan, ziyandadır” gibi. “Herşeyin hayırlısı orta yolda olanıdır” gibi. Ne olur bu moda kelimelerle, tabirlerle kendimiz kandırmayalım. Hayatımızın her anında, her bölümünde daima güzelliğe zaman ayıralım. Güzellik, kainatın altın anahtarıdır. Ruhumuzu güzelliklerle besleyelim. Güzelliklerle arınalım, temizlenelim. Hayat sandığımızdan çok daha zengin, çok daha güzel, çok daha muhteşem.

“Madem ki doldurmaya geldik testimizi

Gitmesin elimizde bomboş”

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :