Sayın Esra Hanım,
4.9.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, her konuda böyle değil mi? Hiç unutmuyorum, rahmetli Rana teyzenle Paris’e ikinci gidişimizdi. Otele valizi bıraktık, doğruca Louvre Müzesine gittik. Leonardo de Vinci’nin La Jaconde tablosu önündeyiz. Heyecandan tir tir titriyorum. Ortaokuldan beri her gün hayranlıkla baktığım tablonun aslının önündeyiz. Öyle heyecanlıyım ki gözlerimden yaşlar geliyor. O sırada bir Amerikalı turist gurubu geldi. En önde elli yaşlarında, müstehzi bakışlı herkesi küçük gören bir kadın, tabloya baktı baktı, “Ayol” dedi, “Mona Liza dedikleri şu kokona mı? Pek de çirkinmiş”. Yine müstehzi nazarlarla yürüyüp, gitti. Hayat böyle yavrum. Herkesin duyarlıkları farklı oluyor. Sen, Türk Edebiyatının en güzel şiirlerinden biri olan Ahmet Muhip Dranas’ın “Serenat”ını şiiri sevmeyen birine oku, yarısında esnemeye başlar. Ben, Beethoven’in 9.senfonisi çalınırken uyuklayan insanlar gördüm. Yine bir tarihte bir gurupla beraber Fransa’ya gitmiştik. Rana ile benim dışımda bütün gurup foliberjer revüsüne gitti. Biz, dünya kadar taksi parası vererek Rodin müzesine gittik. Herkes bize hayret etti. Bizi ayıpladılar. “Bu fırsat kaçırılır mı” dediler. Öyle işte yavrum. Bunları hoş görmeye çalış. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde
“Hayır, hayır kimsecikler aldırmıyor ölüme
Ve bakıyor bana herkes gülerek
Yoksa bir ben mi yaşıyorum
Yoksa bir ben miyim ölecek”
diyor. Kıymetli yavrum, bunları görelim, gözlemleyelim, sonra ibretle başımızı öne eğelim. Hepsi bu kadar.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Herkes farklı duyarlıkta Yazan Esra
Cvp: Herkes farklı duyarlıkta Yazan Sabri Tandoğan