Sayın Gökhan Kocabaş,

25 Mart 2006 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, bu düşünce tarzınız, bana inanın, sizi hiç ama hiçbir yere götürmez. Götürür diyenler de gaflet ve şaşkınlık içindedirler. Olay şu, bir insan yüzme bilmeden cankurtaran olabilir mi? Buna nasıl muvaffak olabilir, imkansız değil mi? Yavrum, bırakın başka insanları. Siz önce kendinizi müslüman edin, kendinizi kurtarın. İki rekat namaz kılmakla, iki gün oruç tutmakla kurtuluşa erdiklerini sanan gaflet ehlinden olmayın. Siz Kuran- ı öğrenin, Hadis öğrenin, Sünnet- i Seniyye öğrenin. Sonra onları yaşayın. Öylesine bir aşkla, heyecanla yaşayın ki sizi gören insanların dünyası değişsin. Sizi tanıyan insanlar aşkla, heyecanla öyle bir sarsılsın ki yepyeni, bembeyaz, tertemiz bir dünyaya kanat açsınlar. Yunus'lar, Mevlana'lar önce kendileri yüzmeyi öğrendiler, sonra cankurtaran oldular. Şunu iyi bilin ki; sabahleyin sokağa çıkarken "bu şehirde en hatalı, en çok kusuru olan, en çok günahı olan benim. Allah'ım iyilerin yüzü suyu hürmetine benim de bu halden kurtulmamı nasip eyle" demedikçe kimse mana yolunda bir adım ilerleyemez. İlerledim diyenler kendi kendilerini kandırıyorlar. Sayın Gökhan, büyüklerden bu yaşa kadar benim öğrendiğim bunlar. Kabul edersiniz etmezsiniz o sizin bileceğiniz iş. Diyeceklerim bu kadar. Selam, sevgi ve saygı ile...

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :