Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Daha iyiye, daha güzele doğru
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 9/7/2007 10:16:07 AM


Sayın Hatice Hakeri,


7.9.2007 tarihli mailinizi aldım.


Efendim, defalarca yazdım ama tekrar yazmak durumundayım. Shakespeare, “Venedik Taciri” isimli eserinde “Kalbinizle kafanızın arasına fesat sokmayınız” diyor. Bizim hayattaki en büyük hatamız sürekli olarak kalbimizle kafamızın arasına fesat sokmak oluyor. Eskiler “Akl-ı maaş” derlerdi. Yani hayatımızı idame ettirebilmek, geçimimizi sağlayabilmek, günlük hayatın getirdiği problemleri çözebilmek için bize lazım olan akıl. İnsanı insan eden, insanı yücelten akla ise “akl-ı mead” derlerdi. İnsanı yücelten, tekamül ettiren, yüce akıl. Bugünkü çağdaş, ilerici, uygar geçinen çok bilmiş insanlar, olaylara hep bakkal kafasıyla bakıyorlar. Herşeyi basit, küçük, zavallıca değer yargılarıyla görmek istiyorlar. Bunun için de mutsuzlar. Bunun için huzursuzlar. Hepsinin dilinden düşmeyen bir kelime var: Stres. Be kardeşim sen olayları böyle değerlendirirsen hiçbir zaman stresden kurtulamazsın. Stresi sen kendi ekmeğine katık ediyorsun. İnsanı mana yolunda yükselten sen ben kavgası değildir. Edeptir, tevazuudur, inceliktir, saygıdır, sevgidir, hizmettir. Biz herşeye sen ben meselesi gözüyle bakarsak işin içinden hiçbir zaman çıkamayız. Ben şunu yaptım, sen bunu yapmadın, işte bizi helake götüren bir neden. Önemli olan hayata Peygamberin penceresinden bakabilmek. Önemli olan edep, tevazu ve incelik. Bunlar olmadıkça ne yaparsak yapalım mana yolunda bir adım öteye geçemeyiz. Eğer Peygamberler tarihini inceleyecek olursak onların edep ve tevazuuda herkesten önde olduklarını görürürüz. Günümüzde insanlar ruh sağlıklarını gittikçe kaybediyorlar. Sebep? Edep ve tevazuudan uzak yaşamaları. Hep ben demeleri. Önce ben, sonra ben demeleri. Durum bu olunca niye hayret edeceğiz ki?


Yıllarca önceydi. Bir gün ünlü yazar Salah Birsel Danıştay’da ziyaretime gelmişti. Elinde bir kitap vardı. Uzattı, “Sabri Bey”, dedi, “size getirdim, son eserim.” Baktım,  mor renkli bir kapakta pembe renkte yazılmış bir yazı vardı: “Sen beni sev”. “Salah Bey”, dedim, “niye böyle bir isim koydunuz? Nerden çıktı bu?” Sabri Bey, dedi, “herkes sevgiyi başkalarından bekliyor. Saygıyı, ilgiyi, başkalarından bekliyor. Bu nedenle böyle bir isim koydum”. Bu sözü yıllarca düşündüm. Rahmetli Salah Birsel ne kadar haklıydı. Günümüzde herkes şartlar ne olursa olsun sevgiyi başkalarından bekliyor. Saygıyı, ilgiyi başkalarından bekliyor. Oysa hayattan saygıyı, sevgiyi, edebi, inceliği çıkarttığımız zaman geriye ne kalıyor. Mal meydanda. İnsanlar bu kafayla gittiği sürece durum daha da vahimleşecek. Lise yıllarında bir gençtim. Bir veliyi ziyarete gittim. Hürmetle elinden öptüm. “Efendim” dedim, “ben mana yolunda yürümek istiyorum. Bana hangi ibadetleri tavsiye edersiniz?” “Evladım” dedi, “önce edebi, tevazuu öğreneceksin. Bunları öğrenmeden sabaha kadar ibadet etsen bir yere varamazsın. Sabahleyin evden çıkarken diyeceksin ki ‘Bu şehrin en günahkar insanı benim, en hatalı, en kusurlu insanı benim. Sokakta bir hamal, bir çöpcü de görsen edeple ceketini ilikleyeceksin. Beşeri ilişkilerinde kat’iyyen nefsaniyetini öne sürmeyeceksin. Şartlar ne olursa olsun hata bende, kusur bende, suç bende diyeceksin. Yolda gördüğün bir kedi yavrusuna bile saygıyla, ürpererek bakacaksın. Kimseyle münakaşa etmeyeceksin”. O gün kendi kendime söz verdim. Hiç kimseyle yarışa girmedim. Karşımdaki insanlarda hep bende olmayan üstünlükler, güzellikler aradım ve buldum. Rabbime sonsuz şükürler olsun bugün huzur, sükun içinde bir cennet hayatı yaşıyorsam evvel Allah bunu o zatın nasihatlarına borçluyum. Nur içinde yatsın. Bana hayatın en büyük güzelliklerini tattırdı. Mesele burada. Biz, yalnız ibadet ile bir yere varacağımızı sanırsak o gün geldiğinde gerçekleri görürüz. Ama iş işten geçmiş olur.


Efendim, bunları sorduğunuz için Allah’ın huzurunda söylüyorum. Kabul edersiniz, etmezsiniz, o benim dışımda. Eğer ben yanılıyorsam, hata ediyorsam lütfen doğruları,  gerçekleri gösterin. Hayatın kendine göre kanunları var. Bizler o kanunları değiştirelim derken sadece kendimizi aldatmış oluruz. Ve sonuçları peyderpey önümüze gelmeye başlar. Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Daha iyiye, daha güzele doğru Yazan Hatice Hakeri
Cvp: Daha iyiye, daha güzele doğru Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]