Sayın Esra Hanım,
7.9.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, yıllarca önceydi. Kızılay’da Vakko Sanat Galerisinde bir sergiye gitmiştim. Ressam İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde resim profesörü idi. O sergide yalnız boğazın gece güzelliklerini işlemişti. İnanılmayacak kadar güzel bir sergiydi. Ürperdim, heyecanlandım, ağlamamak için kendimi zor tuttum. İçim öyle dolmuştu ki bir insanla bu duygularımı paylaşmak istiyordum. Yanımda kısa boylu, çok çirkin bir hanım vardı. Gayriihtiyari ona döndüm. “Hanımefendi, ne güzel resimler değil mi?” dedim. O kimse ağzını yüzünü çarpıttı, dudaklarını büzdü, lütfen ve tenezzülen “Eh, olabilir” dedi. Birden bire bütün dünyam yıkılmıştı. Sergiyi derhal terkettim. Yolda kendi kendime bir hayli verdim veriştirdim. O zaman anladım ki güzellikler de sevgiler gibi herkesle paylaşılmıyor. Tıpkı Yüce Resulümüzün “İstişare edin, ama istişare ettiğiniz kimse emin bir zat olmalıdır” buyurduğu gibi. Biz de duygularımızı, yaşadığımız güzellikleri öyle darı gibi herkesin önüne serpmemeliyiz. Bazı güzellikler bırakın içimizde kalsın. Bu güzellikleri içimizde yaşayalım, çoğaltalım, büyüsün, büyüsün, bütün kainatı kaplasın.
Kıymetli yavrum, yıllar önce yaşadığım o acı hatırayı hiç unutmadım. Ve o günden sonra bir daha böyle bir hadiseyi de yaşamadım. Herhalde ne demek istediğimi anlyorsun. Aman dikkatli olalım. Her gördüğümüz sakallıyı ulema sanmayalım.
Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Paylaşmak ama kiminle? Yazan Esra
Cvp: Paylaşmak ama kiminle? Yazan Sabri Tandoğan