Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Ebedi bağlılık
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 9/9/2007 8:55:42 AM


Sayın Safiye Erbil,


8.9.2007 tarihli mailinizi aldım.


Kıymetli yavrum, herhalde siz Haymana yolundaki Akalın düğün salonundan bahsediyorsunuz. Birçok şikayetler geldi. Hem on milyar lira al, hem de gelen misafirlerin önüne rezil gibi bir tavuklu pilav koy. Kimseler yiyemesin. Bir başka gelen mailde önlerine konan tavuğun çürümüş tahta gibi olduğu yazıyordu. Bence asıl kabahat bu düğün salonunda değil, altı ay önceden borca harca girerek böyle adına düğün denilen işlere girişenlerde. Çocukluk günlerimden beri iki şeye akıl erdiremedim. Hâlâ da izahını yapmış değilim. Bir, nikah merasimi sırasında eşlerin biribirlerinin ayağına basmak için tepişmeleri. Hayatta bundan daha kaba, daha iğrenç bir şey düşünemiyorum. İnsan evlilik hayatına yeni girerken sevgisinden eşinin elini bile tutmaya kıyamazken tepişmek ne oluyor? Bir de bugünkü modern düğünler. Aylarca önceden borç ediliyor, harç ediliyor. Birtakım kadınlar bellerine kadar çıplak, göğüsler meydanda arz-ı endam ediyorlar. Vücutlarını kime teşhir ettikleri belli değil. Sonra adına müzik denilen kulakları tırmalayan bir ses kirliliği. Sözümona karın doyurmak için getirilen çürümüş tahtalar. Kayınpeder geliniyle, kayınvalide damadıyla göbek atıyorlar. Ne utandırıcı sahneler. Ne rezil durumlar. Ardından o evliliğin üç beş ay sonra Dil Tarih’in karşısındaki Ankara Adliyesinin girişindeki boşanma mahkemelerinde son buluşu, ne kadar düşündürücü, ibret verici, ağlatıcı bir olay... Ben de evlendim. O zamanlar nikah salonu Türk ocağındaydı. Nikahımız kıyıldı, sonra Yenimahalle’deki eve, annemin babamın elini öpmeye geldik. Bizden ve rahmetli Rana’nın ailesinden bazı kimseler vardı. Beraber yemek yenildi. Sonra beşinci durak, Çavuşoğulları camiinin imamı Rıza Çöllü Hocaefendi geldi, dini nikahımızı kıydı. Sonra vedalaştık, Sıhhiye Cihan sokaktaki evimize gittik. Kapıdan içeriye girdik. “Bak Rana” dedim, “ikimiz de hukukçuyuz. Gel seninle bir mukavele yapalım”. Rana sordu, “Ne gibi?” dedi. “Bu evde” dedim “şu andan itibaren ne senin dediğin olacak, ne benim dediğim olacak. Senlik, benlik tartışları olmayacak. Sadece Allah’ın ve Peygamberin emri ne ise o olacak” . Evliliğimiz Rana’nın vefatına kadar kırkdört yıl sürdü. Bu süre içinde en ufak bir kavga, münakaşa olmadı. Birbirimize sevgi, saygı ve hizmetten başka bir düşüncemiz olmadı. El ele, diz dize, gönül gönüle bir kırkdört yıl yaşadık. Ve bu kırkdört yıl bana kırk dört saniye gibi geldi. Rüya gibi başladı, masal gibi bitti. Yuvamızda egemen olan sadece aşktı. Rana’nın kabrini alırken, ısrarla iki kişilik olsun istedim. Allah’ın emri ne zaman bilinmez ama ben de Rana’nın yanına gömülmek istiyorum. Mezarda da, ahirette de Allah nasip ederse sevgili eşimle beraber olmak istiyorum. Onu hala deliler gibi seviyorum. Yattığı yer nurla dolsun. Allah’ı rahmeti, Peygamberin şefaatı sevgili Rana’nın üzerine olsun.


Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Ebedi bağlılık Yazan Safiye Erbil
Cvp: Ebedi bağlılık Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]