Sayın Volkan İrken,
10.9.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, mailinde son derece önemli bir konuya değinmişsin. Gerçekten bu iki unsuru biraraya getirebilirsin. Hem disiplini sağlamak, hem eğitimi sağlamak mümkündür. Bunun için öğrencilerine çok büyük sevgi ve saygı göstereceksin. Her konuyu onlarla açık açık konuşacaksın. Niyetini açıklayacaksın. Sizin ne derdiniz, ne sıkıntınız varsa hiç çekinmeden bana anlatabilirsiniz diye konuşacaksın onlarla. Sene 1957. Ankara’da Keçiöen’de Hüseyin Güllüoğlu ortaokulunda tarih-coğrafya derslerine giriyorum. Karşılaştığım bütün problemleri bu yöntemle çözdüm. Çok başarılı oldum. Okulun en çok sevilen, en çok sayılan öğretmeni ben oldum. Minicik bir örnek vermek isterim. Baktım kız olsun erkek olsun okula çamurlu ayakkabılarla geliyorlar. Onlara dedim ki “Ben sınıfa çamurlu ayakkabıyla girersem lütfen beni almayın. Çünkü bu size saygısızlıktır. Eğer siz çamurlu ayakkabılarla girerseniz ben de sizi sınıfa almayacağım”. Bir anlaşma yaptık. Ve ilk günden itibaren müspet sonuç aldım. Çünkü öğrencilerim gördü ki hoş olamayan bir durum onlar için de benim için de aynı. Bütün meseleleri böyle çözdüm. Onlardan birşey isterken önce kendim örnek olmalıydım. Aradan yarım asır geçti. Hala bazı öğrencilerim beni ararlar, sorarlar. “Hocam, bir emriniz var mı?” derler. Bilmiyorum efendim, işin ince noktasını anlatabildim mi? Ben şahsen hayatta sevginin ve saygının halledemeyeceği hiçbir mesele göremiyorum. Mevlana, “Sevgiden bakır altınlaşır” diyor. Yunus, “Sevdiğimi demez isem, sevgi derdi boğar beni” diyor.
Durum böyle efendim. Görüşmek isteğinde bulunmuşsunuz. Hay hay, memnuniyetle. Allah nasip etsin, inşallah, en yakın zamanda görüşelim. Yunus
“Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
diyor. Biz ne bekliyoruz? Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sevelim, sevilelim Yazan Volkan İrken
Cvp: Sevelim, sevilelim Yazan Sabri Tandoğan