Sayın Necibe Türker,
16.9.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, son derece önemli bir konuya değinmişsin. Önce seni tebrik ederim, sonra teşekkür ederim.
Değerli yavrum, televizyonu tek başına ele alırsak hata etmiş oluruz. Günümüz şartlarında çok küçük yaştan itibaren insanı etkileyen o kadar çok husus var ki. Radyo, gazete, sinema, aile içindeki hava, aile fertlerinin birbirleriyle olan ilişkileri, akrabanın, komşuların eve gelip gidenlerin, mahalledeki ve okuldaki arkadaşların hepsi ayrı ayrı çocuğun yetişmesi üzerinde etkili olmaktadır. Şimdi açık konuşalım bütün bu unsurların hepsini ayrı ayrı kontrol etmeye ne imkan ne ihtimal vardır. Bence önemli olan aşırıya gitmeyen normal, sağlıklı kontrollerin yanısıra o çocuğu hayata hazırlamak lazımdır. Çok küçük yaştan itibaren iyiyi, kötüyü, eğriyi, doğruyu, güzeli, çirkini onlara “onların anlayacağı bir dille” anlatmak, onların ruhunu beslemek gerekir. Gerektiğinde bazı programlar beraber izlenerek onlara artı olanla eksi olanı gösterip üzerinde durmak ve onun anlayacağı bir dille hayatın gerçeklerini anlatmak gerekmektedir. Diyeceksiniz ki çocuk anlar mı. Anlar ya. Bazı gerçekleri onların bizden daha iyi anladığından hiç şüpheniz olmasın. İncelik burada. Biz okuldayken arada bize aşı yapmaya gelirlerdi. Mesela tifo aşısı. Amaç bizim küçük bedenlerimizi o mikroba karşı mukavemet edecek bir hale getirmekti. İleride o mikropla temas ettiğimiz zaman zararlı etkilerinden bu şekilde korunuyorduk. Ben çocuk eğitiminde de aynı realiteyi görüyorum. Maksat çocuğu ileriye, gelecek günlere hazırlamak. Yoksa sadece şu veya bu konuda yasaklarla meseleyi önlediğimizi sanmak bizi yanıltır, realiteden uzaklaştırır. Çocuk daha önceden aşı olursa o mikropla karşılaştığı zaman etkilenmez. Derhal gardını alır. Evin içindeki hava çok önemlidir. Babaannemin, annemin, babamın, Ankara’da olduğu zamanlar halamın benimle olan ilişkilerini düşünüyorum, onlardan hep pozitif etkiler almışım. Onların yaşantısında güzel örnekler görmüşüm. Bu son derece önemli bir olay. Bizim evde hep hayır konuşulur, şerden, negatiften, kötü insanlardan bahsedilmezdi. “Ya hayır söyle, yahut sus” Hadisi bizim evde en güzel şekilde yaşanırdı. Çocukluk günlerimi, çocukluk hatıralarımı bir bir düşünüyorum. Babaannemin, annemin ağzından bir kere dahi olsa negatif bir söz çıkmamıştı. O güzel insanlar şartlar ne olursa olsun daima hayır düşünür, hayır konuşurlar, şerden kaçarlardı. İkisinin de ağzından bir tek bedbin, karamsar söz çıktığını hatırlamıyorum.
Durum böyle, kıymetli yavrum. Bilmiyorum ne demek istediğimi anlatabildim mi? Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Eğitimin esası çocuğu hayata hazırlamaktır Yazan Necibe Türker
Cvp: Eğitimin esası çocuğu hayata hazırlamaktır Yazan Sabri Tandoğan