Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Hakka giden yol
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 9/20/2007 11:35:12 PM


Sayın Esma Zeynep,


20.9.2007 tarihli mailinizi aldım.


Kıymetli yavrum, olgun insan demek madde ile mana, dünya ile ahiret, ruh ile beden arasında en güzel dengeyi kurabilen, en büyük güzelliği yaşayabilen insan demektir. Peygamberimiz orta yolun, dengenin en güzel yöntem olduğunu söyler. İslamiyet yalnız namaz kılmak, dua etmek demek değildir. Biz genellikle burada yanılıyoruz. Namaz kılınca borcumuzu ödemiş oluyoruz. Kaldı ki acaba Allah’ın ve Resulünün istediği gibi bir namaz kılabiliyor muyuz? Peygamber Efendimizin çok ilginç bir Hadis-i Şerifi var: “İçinizde öyle namaz kılanlar var ki kıldığı namaz ona lanet eder. İçinizde öyle oruç tutanlar var ki bütün yaptığı iş sadece sabahtan akşama kadar aç kalmaktan ibarettir”. Yalnız yalap şalap abdest alıp, aklımız başka yerdeyken bir türlü konsantre olamıyorsak acaba ona namaz denir mi? Sabahtan akşama kadar sigara içemediği için, karnı acıktığı için bir öfke ve asabiyet içinde gerek evdekileri, gerek çalıştığı işyerindeki kimseleri kırıp, inciten, onları gücendiren kimselere oruçlu diyebilir miyiz?


Kıymetli yavrum, lütfen şekilci olmayalım. Bir gün bana birisi sormuştu. “Efendim” dedi, “benim Allah’ın indindeki yerim nedir söyleyebilir misiniz?” bugüne kadar kime sorduysam cevap alamadım”. Cevap verdim, “Yavrum” dedim, Allah’ın senin indindeki yeri neresiyse, senin de Allah’ın indindeki yerin o kadardır”.


Varolduğumuz sürece edep, tevazu, incelik, sevgi, saygı ve hizmet aşkıyla yaşıyorsak, sabır, şükür, kanaat ana ilkemiz olmuşsa, mütemadiyen Allah’dan istemek yerine “Acaba ben Allah’ın verdiklerine layık mıyım?” diyebiliyorsak, her gece yatarken Hazret-i Ömer gibi “Bugün Allah için ne yaptın?” diyebiliyorsak, Resulullah Efendimiz gibi her gece yatarken


“Allah’ım beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma” diyebiliyorsak işte o zaman dünyamızı cennete çevirdik demektir. Sevgili yavrum, bizim en büyük hatamız hep istemek, daima istemek, sürekli kendimizi bizden daha iyi statüde bulunanlarla kıyaslamak oluyor. Burada çok büyük hatalar yapıyoruz. Olaya şöyle baksak; acaba  biz elimizdekilere layık mıyız? Yediğimiz yenmeğe, giydiğimiz elbiseye, mensup olduğumuz aileye, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, komşularımıza, akrabalarımıza layık mıyız? Yunus Emre kendisi için şöyle düşünüyor:


 


“Miskin Yunus, sen seni bir adam mı sanırsın,


Halini, mikdarını bil derlerde ne dersin.


 


Yoğ ise amalimiz, fayda vermez malımız


Kabirde sualimiz, ver derlerse ne dersin”.


 


Kıymetli yavrum, nefsimizle didişmeyi bırakalım. İnsanlar yüzyıllarca nefisleriyle boğuştular, didiştiler, onu öldürmeye çalıştılar. Peki ama kazançları ne oldu? Sadece hiç. Yüzyıllar boşuna geçti. Ne zaman ki Resulullah Efendimiz dünyayı şereflendirdiler, mesele kendiliğinden çözüldü. Kainatın Efendisi  “Nefsin senin binek hayvanındır. Ona rıfk ile, mülayemetle, yumuşaklıkla muammele et” buyurdular. Kuran-ı Kerim’de “Nur gelince, zulmet gider” buyruluyor. Işık gelince karanlık gider. Nefsimizle didişeceğimiz, onu öldürmeye çalışacağımız yere her an yeni bir güzelliği yaşamaya çalışsak mesele kalmaz. Işığın olduğu yerde karanlık kendiliğinden yok olur. Güzelliğin hakim olduğu mekanda çirkinlik barınamaz. Biz de hep iyi olan, temiz olan, asil, büyük ve yüce olan işlerle meşgul olursak mutlu, huzurlu ve güzel bir insan oluruz. Dünyamız da, ahiretimiz de cennet olur”.


Kıymetli yavrum, söyleyeceklerim bu kadar. Yeni maillerini bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Hakka giden yol Yazan Esma Zeynep
Cvp: Hakka giden yol Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]