Sayın Abdurrahman Eroğlu,

28.9.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, arkadaşınızın mesuliyet alarak seçimlere girmesi gerekir. Kusura bakmasın, o biraz sorumluluktan kaçıyor. Gerektiği zaman memleket hizmeti için ölümü bile göze almak gerekir. Memleket sevgisi, inancımız, bu topraklara olan borcumuz, insanlığımız, efendiliğimiz bunu gerektirir. İcab edince sokakta simit satmayı, limon satmayı, evde börek yapıp, kurabiye yapıp pazarda satmayı göze alamayanlar şahsiyet sahibi, olgun insan, kamil insan olamazlar. Vatan sevgisi fedakarlığı gerektiririr. Birkısım üst düzey makamlara geçmeyi sadece makam arabasına binip sağa sola cart curt yapmak olarak algılayanlar asla gerçek insan, kişilik sahibi insan olamazlar. Bu işler nutuk atmakla olmuyor. Bir şair

“Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır”

diyor. Bol bol, yüksek perdeden vatan, millet nutukları atanlar gerektiği zaman cephede savaşmaktan kaçıyorsa onlara ne denir, lütfen siz söyleyin?

Bugün öyle okul müdürleri var ki zahmet edip de odalarından çıkmıyorlar bile. Bu iş ilkokuldan üniversiteye kadar böyle. Yıllarca önceydi. Ankara Gazi Lisesinde genç bir öğrenciydim. Allah rahmet eylesin bir müdürümüz vardı: İhsan Üngüt Beyefendi. Biz derse girerdik lavabolar, tuvaletler her ders boyunca yeniden temizlenirdi, paklanırdı. Teneffüse çıktığımız zaman lavaboları, tuvaletleri tertemiz bulurduk. Öyle üniversiteler var ki pislikten ne lavaboya yaklaşılıyor, ne tuvalete. Bölüm başkanları lök gibi oturuyorlar. Hademelerin görevi miskinlikten, tembellikten sadece esnemek. Bölüm başkanları çıkıp da “Tembel adamlar, ya vazifenizi yaparsınız, ya da defolup  gidersiniz” diyemiyorlar. Onların görevi sadece cart curt yapmak, hava basmak.

Durum böyle yavrum. Makam arabası, çalım satmak, fiyaka yapmak için herkes hayhay diyor. Görev almak, sorumluluk almak gerektiği zaman aynı insanlar baybay diyor. O zaman da her alanda geriliyoruz, bir karanlığa doğru gidiyoruz. Bu durumda başka birşey beklemek abes olmaz mı?

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :