Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Çocuklar
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 3/30/2006 9:37:55 PM


Sayın Özden Çiçek,

29 Mart 2006 tarihli mailinizi aldım. Yine her zaman olduğu gibi çok önemli iki konuya değinmişsiniz. Gerçekten Türkiye'de bir iki istisnasıyla gazeteler ve televizyonlar bir felaket halini aldı. Resmen felaket, şeamet tellallığı yapılıyor. Bunun adı da özgür basın oluyor. Vallahi de değil, billahi de değil. Özgür basında hayat, iyisiyle kötüsüyle, pozitifiyle negatifiyle olduğu gibi verilir. Ama ne yazık ki bizim medyamız yalnız ve yalnız pis olanı, iğrenç olanı, korkunç olanı veriyor. Bazen gazetelere bakarken yabancı elçilik mensuplarını düşünürüm. Adamlar, "Yahu, bu memlekette hiç güzel insan kalmadı mı? Hiç güzel işler, temiz, asil, büyük, yüce işler yapılmıyor mu? Hep mi rüşvet, hep mi hırsızlık, hep mi kapkaççılık, hep mi alçaklık, hep mi namussuzluk?" demezler mi? Derler tabii. Buna, bu gazetelerin ne hakkı var. Elbette Türkiye'mizde güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel insanlar da var. Genç ihtiyar, okumuş okumamış, köylü kentli, zengin fakir nice güzel insanlarımız var. Ama ne hikmetse objektifler hep kötü olana, alçak olana, şerefsiz olana, namussuz olana çevriliyor. İyilikler, güzellikler, yücelikler bilinçli olarak görmemezliğe geliniyor. Bu insanlar yarın Allah'ın huzuruna çıktıkları zaman acaba bunun hesabını nasıl verecekler? Acaba hiç düşünüyorlar mı? Televizyon sahipleri, yöneticileri hiç bunu düşünüyorlar mı? Çevremde nice insanlar görüyorum, protesto için evlerine gazete almıyorlar, televizyonlarını açmıyorlar. Bu durum duyan, düşünen, beyin sahibi insanların en büyük ıstırabı, en büyük çilesi. Bu insanlarımızı da çirkinleştiriyor, dejenere ediyor. O gazeteleri okuyanların, o televizyonları seyredenlerin hepsi nasiplerini alıyor. Korkunç bir yozlaşma sürecine girdik. Bir yıl evvel düştüm. On iki profesör gördü. Çok ıstırabım var. 14 Şubat sabahı hayatta en kıymetli varlığımı eşim Rana Hanım'ı kaybettim. Hayatta hiç kimsem yok. Ne dost, ne arkadaş, ne akraba. Çevremdeki beş insan bu gözü yaşlı, ıstırap içinde kahrolan insanı büsbütün mahvedip, yok etmek için birbirleriyle yarışa girdiler. Acaba beni bir an önce yerime gönderirlerse kazançları ne olsak? Doğrusu çok merak ediyorum. Yarın Allah'ın huzuruna çıktıkları zaman nasıl hesap verecekler? İşte, bunlar gazetelerin ortaya çıkardıkları hasta tipler.

Özden Hanımefendi, gelelim ikinci meseleye. Verdiğiniz örnek bana yine Japonları hatırlattı. Bizde adettir. Evde küçük çocuk olunca biblolar, kristal tabla ve vazolar hemen yukarılara, çocukları ulaşamayacakları yerlere konulur. Aman çocuklar kırmasın, aman ziyan olmasın diye. Oysa Japonlar öyle düşünmüyorlar. "Bak yavrum" diyorlar küçük yaştan itibaren "Bu kıymetli bir vazo, bu çok değerli bir biblo aman dikkatli ol. Onlara karşı sevgiyle, saygıyla hareket et." Ve küçük yaştan itibaren, eşyadan başlanarak küçük çocuklara sevgi öğretiliyor. Sevgi kainatın en büyük olayı. İnsan ruhunun en muhteşem tecellisi. Sevdiğimiz kadar var. Sevildiğimiz kadar şahsiyetimiz gelişiyor, tekamül ediyor. Ben, sevgisiz büyüyen insanlarda şahsiyetin oluştuğuna bugüne kadar şahit olmadım. Ümit Yaşar bir şiirinde,

"Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar,
Ben sevilmediğim için böyle çirkinim."

der. Eşyayı sevmeyen, eşyaya saygı duymayan insanları da, hayvanları da, bitkileri de sevemiyor, saygı duyamıyor. Ben yukarıda bahsettiğim beş kişiye, hayatlarında kimseden görmedikleri göremeyecekleri sevgiyi, saygıyı, dostluğu, yakınlığı gösterdim. Ama onlar bir türlü bunu algılayamadılar, göremediler ve göremeyecekler. Çünkü onlar daha önce sevgiyi tatmamışlar. Hiç kimse tarafından yalansız, menfaatsiz, çıkarsız, tertemiz duygularla sevilmemişler.

İnsanı sevgiden uzak büyütmek hayatta işlenecek en büyük cinayettir. İnsanlar kuru ekmekle de büyüyebilirler ama sevgisiz büyüdükleri zaman her şey bitiyor. Hiçbir şeyin önemi ve anlamı kalmıyor. Onun için büyük Yunus, " Sevelim, sevilelim dünya kimseye kalmaz." diyor, "Aşk gelicek cümle eksikler biter." diyor. Ne olur çocuklarımızı bu kainatın en büyük güzelliğinden uzak yetiştirmeyelim. Onları sevgi ile büyütelim, onlara sevgi gösterelim ki, bir gün "Sevmek devam eden en güzel huyum" diyebilsinler. Size selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanını sunuyorum...

Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Çocuklar Yazan Özden Çiçek
Cvp: Çocuklar Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]