Sayın Fulya Hanım,

10.10.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, sen zaten güzellik yolunu seçmiş, maneviyat kulvarına girmişsin bile. İnşallah bu yolda beraber gideceğiz. Hayatın güzelliklerini, mana aleminin çiçeklerini beraber dereceğiz.

Sevgili yavrum, beş vakit namazını kılmaya başla. Boş zamanlarında bir mana büyüğünün kitaplarını oku. Rana Hanım gibi bir günlük tutmaya başla. Çevrendeki güzellikleri gör. Hergün çalışma masana büyük ressamların eserlerinden bir reprodüksiyon koy. Her gün bir Ayet, bir Hadis oku, bunları küçük kartonlara yaz, daima gözünün önünde olsun. Büyük müzisyenlerle tanış. Beethoven, Bach, Mozart, Mendelsson, Itri, Dede Efendi, Üçüncü Selim’i duyumsamaya çalış. Dedikodudan, malayaniden, boş sözlerden uzaklaş. Bu kimselerle görüşmelerini asgariye indir. Her an bir güzelliği yaşa. Her an yeni bir güzelliği görmeye çalış. Doğayı sev. Ağaçları, çiçekleri, bulutları, kuşları sev. Kur’an-ı Kerim’de “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır.” Buyruluyor. Sen de bu güzellikleri görmeyi, harikuladelikleri hissetmeyi bir ibadet gibi bil. Yunus, “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.” Diyor. Sen de yerdeki bir kum tanesinden gökyüzündeki samanyoluna kadar bütün kainata ürpererek bak. Ve bütün bunların sonunda kendi dünyanı kur. O dünya renk dolu, ışık dolu, şiir dolu olsun. Yaşadığın hayatı bir san’at eseri haline getir.

Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :