Sayın Çalıkuşu,
4 Nisan 2006 tarihli mailinizi aldım. Çevrenizdeki insanlardan yakınıyorsunuz. Ben yakınıyorum, siz yakınıyorsunuz, başkaları yakınıyor ama ne yapalım ki hayatın kanunu böyle gülün yanında diken var. Bir zamanlar “dikensiz gül olmaz” diye bir şarkı vardı. Çok meşhurdu. Bal arısının yanında eşek arısının olduğunu unutmayalım. Eşimi kaybettikten sonra bazı insanlardan gördüğüm muameleler beni günlerce ağlattı, uykusuz bıraktı. Ama ne yapalım ki hayat böyle. Yüce Peygamber’imiz, bir Hadis’inde “Allah’ın üzerine kasem ederim ki yeryüzünde hiç kimse benim kadar acı ve ıstırap çekmedi.” diyor. Peki, bunlar neden oluyor, amaç ne? Söyleyeyim, amaç bizim yetişmemiz, tekâmül etmemiz, olgunlaşmamız, noksanlarımızı tamamlamamız ve fazlalıklarımızı, sivriliklerimizi törpülememiz. Siz dünyanın an güzel unundan, en güzel yağından, en güzel peynirinden nefis bir börek yapın fakat onu fırına koyup pişirmeyin, fırının alevleri içinde çıtır çıtır pişmesin, neye yarar? Onu kim yiyebilir? Hayatta öyle. Çile, ıstırap, gözyaşı, yalnızlık bizleri yetiştiren bir okul. En büyük, en güzel, en yüce bir okul. Benim görüşüm böyle. Kendim içinde, başkaları içinde. Bilmem siz ne dersiniz. Selam, sevgi ve saygı ile…
Sabi Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
insanların kişiliklerindeki bozukluk Yazan Çalıkuşu
Cvp: insanların kişiliklerindeki bozukluk Yazan Sabri Tandoğan