Çok Sevgili ve Çok Kıymetli Sayın Büyüğüm,
En güzel selam, sevgi ve duaların sizinle ve çok değerli gönül dostlarıyla birlikte olması niyazıyla merhaba...
Bu site çatısı altında sizinle ve diğer bütün gönül dostlarıyla birlikte güzellikleri paylaşabilmek, aramıza yeni yeni dostların da katıldığını ve kendilerini üzen, bunaltan sorunlarına çözümler bulabildiklerini görmek ne güzel. İnşallah bütün herkes en güzel şekilde sizin engin gönlünüzün farkına varır da bu halis kaynaktan onlara da yudum yudum içmek nasip olur...
Sevgili büyüğüm, eski dostların hatırlanması ve onlarla en güzel bir bağın sürdürülmesi en güzel bir hasletken bugün ne yazık ki iletişim çağı olarak adlandırılan günümüzde çoğunlukla ihmal ediliyor. Zaman zaman internetten gelen bazı maillerde belki de bu konuda bir teşvik olmak üzere “bu yazıyı dostlarınızdan şu kadar sayıda kişiye gönderirseniz hayatınızda muhteşem değişiklikler olacak” diye hatırlatılır. Aslında bir güzel yazının gönderilmesi için o sayıda dostun hatırlanması ve onlara ulaşacak bir merhabanın, bir içten selamın ulaştırılmasının güzelliği olsa gerektir hedeflenen. Çünkü o dostlar hep ihmal edilmişler, hep unutulmuşlar, hep aranmak için bir sonraki güne ertelenmişlerdir. Oysa ki hayat her zaman paylaşıldığı kadar anlamlı ve güzel sizin de her zaman vurgulamakta olduğu gibi. Ve yine sizin bir maile cevabınızda yazdığınız üzere hayat bir dağ gibi ancak ona verdiklerimiz kadarını bize geri yansıtır. Aranan, özlenen dostlar, hatırlanan dostlar yepyeni güzellikler katarak ışıklarını gönderirler bize ve hayat herşeyiyle daha güzelleşir.
Kıymetli büyüğüm, bugün sizlerle bir de yeni bir yazıyı paylaşarak satırlardan ayrılırken, en güzel dostluklarla bu çatı altında birlikte olabilmek dileğiyle size ve bütün dostlara en içten selamlarımı ve sevgilerimi sunuyorum. Bütün günlerinizin bir öncekinden daha hayır dolu, daha bereketli, daha renk ve ışık dolu olması niyazıyla hoşçakalın...
Kurşun Kalem başlığını taşıyan bu yazı şöyle:
Çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu:
“Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Benimle ilgili bir hikaye olma ihtimali var mı?”
Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi:
“Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin.”
Çocuk kaleme merakla baktı ama özel bir şey göremedi.
“İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç de farklı değil ki!”
“Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri kendinde benimseyebilirsen hep dünyayla barışık bir insan olursun.
“Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı’dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir.”
“İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemimin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin. Bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.”
“Üçüncü özellik: Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığınız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın. Aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden birisidir.”
“Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok onu korumalısın.”
“Beşinci ve son özelliği ise: Her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın.”--
Sevgili büyüğüm, tekrar hürmet, selam ve sevgilerin en değerli olanlarını sunuyor, gül ellerinizden öpüyorum. Hoşçakalın...
Çiğdem Seçkin Gürel
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Gelin canlar bir olalım” Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: “Gelin canlar bir olalım” Yazan Sabri Tandoğan