Sayın Ayşe Hanım,
4.11.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, gönderdiğin mailde göstermiş olduğun ilgiye ve yakınlığa çok teşekkür ederim. Mana yolunu ne güzel anlatmışsın. Eline, diline sağlık. Ne yazık ki günümüzde birtakım laf ebeleri ortalığı doldurmuş. Şair ne güzel söylüyor:
“Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat
Bin türlü teseyyüf bulunur hanelerinde”
Önemli olan boyuna birşeyler okuyup onun edebiatını yapmak değil, az şey öğrenip onu hayatımızda yaşamak, uygulamaktır. Yoksa televizyondaki büyükelçinin hanımına döneriz. Bir program vardı. Bir büyükelçinin hanımıyla konuşuluyordu. Hanım, gittiği ülkelerden yüzlerce çeşit yemek öğrendiğini söylüyordu. Konuşmayı yapan çok zeki, cin gibi bir kızdı. Birden büyükelçinin hanımına döndü, ve “Makarna nasıl yapılır?” dedi. Kadın şaşırdı, kaldı. “Ben” dedi “hiç mutfağa girmedim”. Onun üzerine ona soru yönelten kız, alaycı bir şekilde “Belli oluyor” dedi. Büyükelçinin hanımı utandı, mahçup oldu, yüzü kızardı. Bizler de hayat yolunda bu hanım gibi olmayalım. Öğrendiklerimizi yaşayalım, uygulayalım. Sonra adamı rezil ederler. İnsanlık tarihinde hiç kimse edep ve tevazu kapısından geçmeden hiçbir yere varamamıştır. Önce edep, sonra yine edep.
Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Önce edep, sonra yine edep... Yazan Ayşe
Cvp: Önce edep, sonra yine edep... Yazan Sabri Tandoğan