Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : cevaben
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 4/6/2006 1:06:38 PM


Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,

4 Nisan 2006 tarihli ve 5 Nisan 2006 tarihli maillerinizi aldım. Yine
her zaman olduğu gibi sonsuz incelik, edep ve zarafetteki yaklaşımlarınız
beni çok memnun etti. Aslında bu memnun etti kelimesi içimde duyduğum
teşekkür duygularını ifade için hiçbir zaman yeterli değil. Sağolun,
varolun. Allah sizden razı olsun. Hayatımda karşılaştığım ve yaşamakta
olduğum bu en hassas, en kritik ve en acılı günlerimde Özden Çiçek
Hanımefendi ile birlikte bana vermekte olduğunuz bu güç,bu destek, bu yardım
için ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Sadece edeple başımı önüme eğiyor, Allah
sizden razı olsun, Allah birinizi bin etsin diyorum. Ne garip tecelli değil
mi? Bazı kimseler bu en zor zamanlarımda beni büsbütün kırmak, incitmek
isterlerken Allah Özden Hanım ve Çiğdem Hanım isimli iki meleği ile bana
enerji gönderiyor, güç gönderiyor.

Efendim, bahsettiğiniz konu üzerinde bir ömür boyu düşünülüp
araştırmalar, incelemeler yapılacak kadar önemli bir konu. Gerçekten
sitemizin bütün izleyenlerinden istirham ediyorum; bu mailinizi üzerinde
günlerce, haftalarca değil aylarca, yıllarca düşünsünler. Göndermiş
olduğunuz bu mailde hayatın bir çok sırları var. Efendim, bir bilim adamı da
sesin canlılar üzerindeki etkisini Hollanda da inekler üzerinde denemiş.
Bazı ineklere metal, heavy metal, rock dinletmiş. Birdenbire ineklerin
sütünde çok büyük azalmalar görülmüş. Eğer aynı bilim adamı, bir de arabesk
müzik dinletseydi herhalde ineklerden hiç süt gelmezdi. ( Bu da işin şakası.
Ama her şakada bir gerçek olduğunu da unutmamak lazım. ) Aynı bilim adamı
bir diğer deneyde ineklere Mozart'ı, Beethoven'i, Menderson'u dinletmiş ve
ineklerin veriminin iki misline çıktığını görmüş. Efendim, ses ve söz o
kadar önemli ki, biz çağımızın insanları hala bunun önemini anlamış değiliz.
Anlasak radyolarımızda, televizyonlarımızda, kaset ve CD satan dükkanlarda
adına arbesk denilen, o hasta eden, insanların içindeki yaşama sevincini,
mutluluğu, güzelliği öldüren nesneler satılmaz, çalınmaz, dinlenilmez. Büyük
Yunus ne güzel söylüyor:
            "Söz ola kese savaşı,
            Söz ola kestire başı,
            Söz ola ağula aşı,
            Yağ ile bal ide bir söz."

Öyle güzel sözler vardır ki bir ömür boyu unutulmaz. Ölünceye kadar
hassas, temiz, ince ruhlu insanların dünyasında bir ömür boyu dinmeyen yara
gibi kanar. Öyle sözler vardır ki bazı insanları mezara, bazı insanları
Bakırköy'e gönderir.

Kuran- ı Kerim'de Cenab-ı Hakk, Hz. Musa'yı Firavun'u Hakk'a davetle
görevlendirir. Sonunda "Ya Musa, Firavun ile konuşurken yumuşak ve tatlı
söyle." buyurur. Sevgi dolu bir bakışın, yumuşak bir ses tonunun bir insanı
intihardan döndürdüğü olmuştur.

Senelerce, senelerce evveldi. Bir akşam Danıştay'dan çıkmış bir şeyler
almak için karşıdaki büfeye gitmiştim. Önümde iki kişi vardı. Sıra önümdeki
genç insana geldi. Soğuk bir kış günüydü. Üzerinde kalın bir palto vardı.
Büfeciden iki tüp aspirin istedi. Birden gencin ses tonu beni ürpertti.
Sanki bu genç adam o iki tüp aspirinle intihar edecekmiş gibi geldi. Heyecan
içindeydim, ne yapabilirdim, elimden ne gelirdi? Birden elimi gencin omuzuna
koydum."Bak yavrum" dedim "Geçen gün eşimin başı ağrımış, bir aspirin almış.
Ülser olduğu için mide kanaması yapmış, bir hafta ıstırap çekti. Aman yavrum
dikkatli ol.Allah seni esirgesin." dedim. Genç adam bir şey söylemedi.
Oradan sessizce ayrıldı.

Aradan üç gün geçti. Öğle vaktiydi. Heyetten yeni çıkmıştım, yorulmuştu.
Dinlenmek için odama girdim. Biraz sonra kapı vuruldu. O akşam büfede
gördüğüm genç adam kapı aralığından başını uzattı ve "Girebilir miyim
efendim?" dedi. "Buyurun" dedim. Genç anlattı. "Efendim" dedi "o akşam ben o
iki tüp aspirini intihar etmek için almıştım. Bazı meseleler beni çok
bunaltmıştı, yaşama gücünü kendimde bulamıyordum. Fakat siz elinizi omuzuma
koydunuz, o kadar sakin, tatlı, yumuşak bir sesle beni uyardınız ki
yüreğinizin sevgi dolu sıcaklığı kalın paltomun altından ta içimde hissettim
ve o akşam aldığım aspirinleri çöpe attım, intihardan vazgeçtim. Size çok
teşekkür ediyorum." dedi ve elindeki buketi masamın üzerine koydu. Çok
heyecanlıydı. Müsade isteyip ayağa kalkarken gözlerinden yaşlar geliyordu.
Bende kendimi tutamadım. Bende ağlamaya başladım. Birbirimize sarılarak
vedalaştık.

İşte böyle Çiğdem Hanım. Söz ve ses o kadar önemli ki. Aman dikkat
edelim herkese karşı sevgi dolu, saygı dolu, edep ve incelik dolu sözlerle,
yumuşacık ses tonlarıyla hitap edelim. Ve hayatımızın hiçbir anında dil
yarasının kılıç yarasından daha önemli olduğunu unutmayalım. Selam, sevgi ve
saygı ile...

Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Suyun Mesajları Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
cevaben Yazan Sabri Tandoğan
Bütün Hayırlar Sizinle Olsun... Yazan Çiğdem Seçkin Gürel

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]