Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : "Ya istiklal, ya ölüm"
Gönderen : Serdar
Tarih : 11/8/2007 8:02:58 AM


Sayın Hocam,


Şu anda Türkiye'nin başında gerçek bir lider olsaydı ülkemize yönelik tehditlere karşı nasıl davranırdı sorusuna cevap teşkil edecek gerçek bir olayı anlatmak istiyorum.


Stalin’in Sovyetler Birliği’nin başında olduğu dönemler…


Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi de ünlü diplomat Karahan.Ekim devriminin yıldönümlerinden birinin sabahında Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde şunları söylüyor:


“Herkes bilsin ki Rus milleti; Boğazlar’la Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmiş değildir. Ve asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum…”


Aynı gece Ankara’da Sovyet Büyükelçiliğinde de ihtilalin yıl dönümünün kutlama törenleri yapılıyor. Atatürk, gece yarısına doğru Stalin’in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor:


“Arabaları hazırlayın Sovyet sefaretine gidiyorum.”


İçlerinden birisi, Atatürk’e sorar :


“Paşa hazretleri nasıl olur? Protokolsüz nasıl gidersiniz?”


“Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin, vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden bahsediyorsun, hazırlayın arabaları …” diye cevap verir .


Hiç kimse karşı çıkamaz ve arabalar hazırlanır. Atatürk ve mahiyeti Sovyet Sefaretinin kapısına dayanırlar. Atatürk yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette büyük bir balo vardır. Atatürk, kendisini karşılayan büyükelçi Karahan’ı görünce,


“Merhaba Karahan” der ve aynı sert ifadeyle devam eder “Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusura bakmazsın. Bir hususu anlamaya geldim.”


“ Emredin Sayın Başkan”.


“Ajanstan öğrendiğime göre başkanınız Stalin, Ardahan’la Boğazları istemiş. Karar katiymiş. Pek yakın bir gelecekte de bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söyleyemediğini bilemem. Ama buna benzer bir şeyler söylemiş. Tabii ki bu nutkun bir sureti de sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını, faslını iyi anlayalım.”


Stalin’in nutku getirilir. Atatürk, metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk, ajanstan geçen metin ile aynıdır. Atatürk sorar:


“Karahan, sefaretin telsizinden derhal Stalin’i bulduracaksın. Bu beyanatından vazgeçip geçmediğini soracaksın. Başkanın tükürdüğünü yalayacak. Yalamazsa, ben ne yapacağımı bilirim. Bu cevap bu gece gelecek. Çünkü benim, senin başkanından daha önemli bir kararım var. İstediğim cevabı almadan sefaretinizden dışarı adım atmam. Eğer, cevap istemediğim şekilde gelirse bil ki, buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim…”


Karahan, çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Atatürk’ün söylediklerini aynen nakleder. Stalin’den gelen cevap Büyük önderimizi tatmin eder. Çünkü cevapta aynen şunlar söylenmektedir:


“Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlarla Ardahan’ı almak gibi bir arzusu katiyetle yoktur…” Atatürk, cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karahan’a hitaben;


“Karahan, seni yarın geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et.”


Karahan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen sonra gelen bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak:


"Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kâfidir. Ancak memleketinizdeki vazifem sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim.” Atatürk fazla ısrar etmez ve Çankaya’ya döner.


On gün sonra şöyle bir haber gelir: “Sovyetler Birliği’nin eski Büyükelçisi Karahan idam edilmiştir…”


 


Bugün ihtiyacımız olan tek şey onur ve şahsiyettir. Bunlara sahip değilsek zaten konuşacak bir şey kalmamış demektir.


 


Selam, sevgi ve hürmetlerimle.


Serdar


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

"Ya istiklal, ya ölüm" Yazan Serdar
Cvp: "Ya istiklal, ya ölüm" Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]