Sayın Özden Çiçek,
14.11.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, gönderdiğin mailler henüz kitaplık çapta olmadı. Lütfen acele etme. Bundan sonra yapacakların şunlar: Hemen kendine bir defter kalem al, günlük hayattaki izlenimlerini, duygularını, düşüncelerini, okuduklarından, gördüklerinden, işittiklerinden sende iz bırakanları küçük notlar halinde bu defterine yaz. Bunlar konu bulmanda sana çok yardımcı olur. Bir Fransız yazarı bir sabah deniz kenarında yürüyüşe çıkmış, yerden bir minicik kum tanesi almış, evine götürmüş, masaının üzerine koymuş. Ve onu anlatmış. On dört sayfa yazı yazmış. Eleştirmenler, onu Fransız edebiyatının en güzel metni kabbul ediyorlar. Demek ki herşey yazılarımıza konu olabiliyor. Bazı kimseler “Efendim, ne yazalım” diyorlar. Bu beni fevkalade üzüyor. İnsanın “kardeşim, kör müsün, sağır mısın, beyinsiz misin?” diyeceği geliyor. Ama önemli olan gördüklerimizin farkında olabilmek. Bu farkındalığı yakalayamayanlar ömür boyu bilinçsiz bir şekilde boşu boşuna yaşayacaklar. Rahmetli babannem onlar için “Ver yesin, ört uyusun” derdi. Allah bizleri esirgesin. Sizin olaylara öyle bir bakışınız var ki hepimiz için örneksiniz. Bir de yazdıklarınızı tekrar tekrar gözden geçirin, her cümleyi ayrı ayrı inceleyin. Onu daha güzel ifade edebilir miyim diye düşünün. Yahya Kemal, “Erenköy’ünde Bahar” şiirini onbeş yılda yazmış. Onbeş yıl her gün yazdıklarını bir kere daha okumuş, daha güzel nasıl ifade edebilirim diye kafa yormuş. Neticede öyle bir şiir ortaya çıkıyor ki mısralar berrak bir su gibi akıyor. Ben de o şiiri yüzlerce defa okudum. Bir türlü doyamıyorum. Her okuyuşta ayrı bir lezzet alıyor, ayrı bir heyecan duyuyorum.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Not tutmak, yazı yazmak hayatın en zevkli işi Yazan Özden Çiçek
Cvp: Not tutmak, yazı yazmak hayatın en zevkli işi Yazan Sabri Tandoğan