Efendim merhaba kaç gündür internet sorun olduğu için yazamadım oysa size Güneydoğuda köyde yaşıyan genç kızları anlatacaktım. Orda kız çocuğu olmak zor çünkü daha inanın beş yaşında diğer kardeşine bakmakla yükümlü. Çünkü anneler her sene yarış gibi bir çocuk dünyaya getiriyorlar tabi büyük küçüğe bakmakla yükümlü. Yedi yaşında anne ve baba onları pamuk tarlasına götürüp orda çalıştırıp sırtından para kazanıyorlar. İlkokulu yani 5. sınıfa kadar çok zor okuyorlarmış ondan sonra anne ve baba okula göndermiyip onları artık evde ve tarlada bir eleman gibi çalıştırıyorlar. Genç kızlar sabah beşte kalkıyor önce evi temizliyip hergün yatak toplayıp 6 gibi tarlaya gidiyorlar tabi bu 30-35 derece sıcak altında. Akşam beşe kadar pamuk veya diğer tarla işlerini yapıp akşam ev dönüyorlar daha sonra evde yemek, elde bulaşık ve çamaşır yıkıyorlar. Bu hep böyle ama hepsi bunu o kadar güzel kabulenmiş ki tarlaya işe giderken traktör üstünde şarkı söyleyerek yaşadıklarına ve hallerine son derece şükür eden insanlar genç kızlar gördüm. Canım sıkılıyo veye ben niye böyleyim demeyip çalışıyorlar daha sonra babaları onları başlık parasıyla evlendiriyor ve gittiği yerde de aynı çalışma şekli devam ediyor. Yanlız babalarına kızıyorlar bizi koyun gibi satıyor diye ama elden ne gelir. 16-18 yaşında evlendirilip hatta daha erken yaşda evlenip çocuk sahibi olanları gördüm. Tabi şehirde yaşıyan kızlar bu yük altında olsak artık intihar mı psikolojik tedavi mi, evden kaçma mı daha ne olumsuzluk varsa yaşatırız. Oysa onlar bir roman dahi bulup okumak istiyoruz ama yok diyorlar. Size ne tür roman yolayım diyince hepsi bir ağızdan aşk romanı dedi neden dedim zaten diyer olayları biz birebir yaşıyoruz o yüzden bizi dinlendiren kederlendirmeyen kitaplar olsun dediler. İnanın biz şehirde ekmek elden su gölden yaşıyoruz. Tv’de gösterilen köy hayatından eser yok. Onlar sanki bu toplumun çocukları değil gibi hep mücadele ediyor ve dertlerini tek başlarına çözüyorlar. 2 odalı evlerde 8-10 kişi yatmak ne demek, hayvanın yanı başında yemek yemek ne demek ancak yaşamak lazım. Onların bunu hiç dile getirmiyip yaşam şekli olarak kabulenmiş olmaları beni çok etkiledi. Böyle olmaları onları mutlu huzurlu bir çehreye kavuşturuyor. Genç erkekler de aynı onların tek farkı evde iş yapmıyorlar. Düşünün bu şekilde yaşıyan bir toplulukta sordum hiç bunalım yaşıyan, intihar eden kaçan oldu mu diye aldığım yanıt tokat gibi suratım değdi: Niye ki, evi barkı, işi olmayan, savaş içinde yaşıyan insanlar var, bizim neyimiz eksik? Elektrik, su, temiz hava bol yiyeceğimiz var daha ne isteriz dediler. Ben yarın yine onları yanına gidip biraz daha kalıp tedavi olmak istiyorum bence ben ve benim gibi hep bir şeyler istiyen herşeyi sorun yapan mutsuz olan insanlar diyorum ki dünya bizim etrafımızda dönmüyor.
Sizi çok öpüyor kebap ve ayran yedikten sonra yarın erkenden gideceğim ne zaman dönerim bilmiyorum orda internet yok telefonu düşürmekte çok zor sizi çok çok öpüyorum.
Hülya
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Yazan Hülya
Cvp: Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Yazan Sabri Tandoğan