Hayırlı günler çok sevgili, ışık kaynağı değerli büyüğümüz,
Bütün güzelliklerin üzerinize olması dileğiyle size ve bütün dostlara hürmet, sevgi, saygı çiçekleriyle bir demet sunuyorum, inşallah nice hayırlara vesile olması niyazıyla...
Sevgili büyüğüm, sizin çok değerli ve uzun bir zamanda çok iyi bir gözleme ve kalp gözü açıklığına dayandırdığınız hayat görüşleriniz bizler için her konuda bir mihenk taşı oluyor. İnşallah işaret ettiğiniz çizgiden yola devam edebilmenin idrakinde olabiliriz herzaman için...
Değerli büyüğüm, sizin en çok üzerinde durmakta olduğunuz konulardan birisi de çocuk eğitimi oluyor. Bu konu gerçekten ne kadar işlenilse o kadar yararlı ve gerekli. Çünkü bugün ülkemizde bu konuda gerçek anlamda bilinçli anne ve babaların sayısı oldukça az. Bunun en açık ispatı da daha ilköğretim sıralarından başlayarak öğrencilerin çevrelerine, ailelerine, öğretmenlerine karşı ortaya koydukları tavırlar. Geçen gün serviste ilköğretim okulu öğretmeni bir hocamızla sohbet ediyorduk. Sınıfında disiplin sağlama konusunda oldukça zorlandığından, buna muvaffak olsa bile bazı anne babaların gelerek şikayetçi olduklarından bahsetti. Bazı anne babalar çocuklarının öğretmeninden çekinmesini öğretmenin baskı uyguladığı şeklinde yorumlayabildiklerini anlattı. Onlar daha çocuk diye anlayışlı olmamız gerektiğini düşünüyorlar, uyarmamızdan rahatsız oluyorlar dedi.
Sevgili büyüğüm, bir süre önce dışarda yemek yediğim bir günde dikkatimi çekmişti. Bir anne ve çocuk güzel bir masada oturmuşlar garsonun servis yapmasını bekliyorlardı. Ancak beş yaşlarındaki çocuk bir türlü masa beğenmiyor, annesini sürekli başka bir masaya geçmek için zorluyor, ağlıyordu. Anne de çocuğun isteklerine göre masa değiştiriyor, ama çocuk biraz sonra da başka bir memnuniyetsizlik gösteriyor yine ağlıyordu. Oysa o yaştaki pek çok çocuk için o masalarda oturup birşeyler yiyebilmek belki de bir hayaldi. Ama çocuk bunlardan habersiz hep kendi isteklerini annesine dayatmakla meşguldü. Ve anne de ne yazık ki bu işin sekiz on sene sonrasını göremiyor, o çocuğun yarın ipleri eline aldığında kendi durumunu tahmin bile edemiyordu.
Sevgili büyüğüm, yine pekçoğumuz tanık olmuşuzdur. Bugün artık birçok çocuk toplum içinde de evde de anne ve babasına yüksek sesle bağırabiliyor daha çok küçük yaşlarda, istekleri yapılmayınca azarlayabiliyor, belki tokatlayabiliyor. Anne babalar da hep o vahim hata içinde hareket ediyorlar: O daha çocuk!
Değerli büyüğüm, eski eğitim sistemimizi, öğrenci öğretmen ilişkilerini, aile çocuk saygısını ve sevgisini düşündükçe bu konuda endişe etmemek, gelecek adına kaygılanmamak mümkün değil. Artık anne ve babaların uyanma vakti galiba çoktan geçti. Artık durum zararın neresinden dönülse kardır denilecek bir çizgiye dayanmış görünüyor.
Çok sevgili büyüğüm, sizin de bu konuda tamamen yarınları daha güzel yapabilmek adına verdiğiniz gayretleriniz, öğütleriniz için size bütün dostlar olarak sonsuz teşekkürler ediyoruz. Bir tek kişi bile sizin değerli görüşlerinizle topluma yararlı hizmetler verebilecek, saygı, sevgi, edep çizgileri içinde bir çocuk yetiştirebilse veya hatalarından geri dönebilse herhalde bu bile aile adına, toplum adına çok büyük bir kazanım olacaktır. Artık herkes için uyanma vakti. Herşey için sonsuz teşekkürler ediyor, hürmet, sevgi ve saygıyla gülden ellerinizden öpüyor, bütün hayırların en ince nüanslarıyla üzerinizde günden güne tecelli etmesini niyaz ediyoruz efendim. Hoşçakalın...
Çiğdem Seçkin Gürel
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Yeni firavunlar yetiştiriyoruz Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: Yeni firavunlar yetiştiriyoruz Yazan Sabri Tandoğan