Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,
23.11.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, son derece önemli bir konuya değinmişsin. Bugün pek az istisna dışında ailelerin çocuk yetiştirmeleri bir felaket halini aldı. Çocuk, doğduğu günden itibaren o kadar yanlış yetiştiriliyor ki çok küçük yaştan itibaren firavunlaşma eğitimine dönüşüyor. Çocuğa herşey serbest. Vurmak, kırmak, yakmak, devirmek... Ama herşey serbest. Gerekçe hazır: “Çocuktur, yapar”. Bu rezil terbiyeyi memleketimize kim getirdiyse Allah onun belasını versin. Bu terbiyeyle yetişen çocuklar önce anne babalarına bağırmakla başlıyorlar işe. Sonra el kaldırmaya kadar gidiyor. Sonra dövmek, tekmelemek. Sonra da bir köpek gibi muammele ederek annesini, babasını güçsüzler yurduna, huzur evine kaldırmak. Daha doğrusu başından atmak. Anneyi, babayı bir baş belası gibi görmek. İşte çocuktur, ne yapsa yeridir diyen anne babaların sonu sefillikle bitiyor. Ama Japonlar onlar gibi düşünmüyorlar. Bir çocuğu şımartmayı cinayetle eşdeğer görüyorlar. Bizde çocuk yürümeye başlayınca evin içindeki kıymetli eşyalar, biblolar, kristaller kaldırılır. Aman çocuk kırmasın diye. Japonlar ‘hayır’ diyor bu işe. Çocuk, o eşyayla beraber büyüyecek. Ona, o eşyanın kıymetli olduğu, dikkat etmesi gerektiği anlatılacak. Ve çocuk dikkatli büyüyerek, efendice yetişecek. Modern ana babalar yarın hayat arkadaşına dünyayı zehir edecek firavunlar yetiştiriyorlar. Mesai arkadaşlarına dünyayı zehir edecek baş belaları yetiştiriyorlar. Eksik olsun böyle terbiye. Ben, çocuklarını böyle yetiştiren anne babaların geleceğini görür gibiyim. Önce ana babaya bağırıp, çağırıp hakaret etmek, snra el kaldırmak, sonra tekme tokat, en sonra da bıçak, tabanca. Hepsi modern anne babaların daha çocuk parmak kadarken ağlamasına esir olmalarıyla başlıyor. Çocuk, ağlamayı bir silah olarak kullanıyor. Ve her istediklerini yaptırmaya kadar gidiyor. Ellerinde silahları hazır; ağlamak. Çocuklar bunu o kadar güzel kullanıyorlar ki aptal ana babalar ‘aman, çocuk sussun’ diye bir uşak gibi koşturuyorlar. İlk rezillik böyle başlıyor. Ve arkası devam ediyor. Ana babanın kendisi adam olmadıktan sonra bunu çocuktan beklemeye ne hakkımız var? Hepimizin önyargıları bırakıp bu konu üzerinde uzun uzun düşünmemiz gerekiyor.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan