Sayın FunKar,
23.11.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, ilgine teşekkür ederim. Dünyada en hassas, en ince iş beşeri münasebetlerdir. Biz hep başkaları beni anlamıyor diye yakınırız. Bir de şunu düşünsek: Acaba biz anlaşılmaya layık mıyız? Kendimizi ne sanıyoruz? Kainatın en büyük şairi Yunus Emre
“ Miskin Yunus, sen seni
Bir adam mı sanırsın
Halini, miktarını
Bil derlerse ne dersin”
diyor. Acaba biz hayat boyu kaç insanı anlayabildik? Bir tek insanı anlayabilmek için hiç çaba harcadık mı, gayret gösterdik mi? İnsanları itham etmek kolaydır. Ama anlamak zordur. İnsanoğlu bir çelişkiler yumağı. Özdemir Asaf bir şiirinde
“Bana yakın geldin dedi, vurdu
Bana uzak kaldın dedi, vurdu
Adlarını sordum
İnsan dediler”
İnsanı anlamak o kadar zor ki bazan bir noktadan sonra insan kendini de anlayamıyor. O zaman Necip Fazıl gibi
“Aynalar söyleyin, bana ben kimim”
diyor. Yapılacak iş nedir, imkan nispetinde insanları yargılamadan,oldukları gibi kabul etmek, onlara eleştirel bir tavırla değil saygıyla, sevgiyle, anlayabilmek için yaklaşmak. Şu tamamen nefsaniyetten gelen başkları beni anlamıyor, anlayamıyor teranelerinden vazgeçip bizim insanları anlamaya çalışmamız gerekiyor. Sabırlı, temkinli, ihtiyatlı, hoşgörülü, sıcak bir yaklaşımla insanları anlamaya çalışmak en güzeli değil midir?
İdrak, tek başına ortaya çıkan bir durum değildir. birçok güzel nitelik biraraya gelip idrak durumu ortaya çıkar. İyiniyet, çalışkanlık, edep, sükunet, biraraya gelip idrak durumu ortaya çıkar.
Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
"Anladım imkansız şey, bir insanın bir başka insanı anlaması" Yazan FunKar
Cvp: "Anladım imkansız şey, bir insanın bir başka insanı anlaması" Yazan Sabri Tandoğan