Sayın Can,
25.11.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bu yüksek sesle konuşma meselesi ne yazık ki toplumumuzda kanıyan bir yara gibi. Evlerde, işyerlerinde, dolmuşta, otobüste o kadar çok yüksek sesle konuşan var ki bazan insanı canından bezdiriyor. Dört beş masalı bir dönerciye, bir pideciye gidiyorsunuz, sesler sizi canınızdan bezdiriyor. Bir matematik profesörü arkadaşım anlatmıştı. Japonyada bin kişilik bir lokantaya gidiyor. Hayretler içinde kalıyor. Düşün yavrum, bin kişi yemek yiyor, çıt çıkmıyor. Bizde on onbeş kişillik bir yerde gürültüden oturulmuyor. Bu bir eğitim ve kültür meselesi. Bazan insanın canından bezdiği oluyor. İnsanın feryad edeceği geliyor. Ben sizi dinlemeye mecbur muyum diye. Aslında bu yüksek sesle konuşan insanlar çevrelerinden daima eksik puan alıyorlar. İnsanları kendilerinden uzaklaştırıyorlar. hayatta herşey gibi konuşmak da bir görgünün, bir yetişmenin sonucu. Hazret-i Musa firavunu Hakka davetle görevlendiriliyor. Cenab-ı Hak “Ya Musa” diyor, “firavunla konuşurken yumuşak ve tatlı söyle”. Yüksek sesle bağıra bağıra konuşmak görgüsüzlüğün, ilkelliğin göstergesi oluyor. Hepimizin çok dikkatli olması lazım.
Sevgili yavrum, sana iyi günler diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Yumuşak ve tatlı söylemek, hafif sesle konuşmak ne güzeldir Yazan Can
Cvp: Yumuşak ve tatlı söylemek, hafif sesle konuşmak ne güzeldir Yazan Sabri Tandoğan