Sayın Can,
4.12.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, mailinde o kadar önemli bir konuya değinmişsin ki ben bir insanın tekamül edip etmediğini onun eşya ile ilişkilerine bakarak söyleyebilirim. Bir kere çok insan eşyayı cansız cisim olarak düşünüyor. Bu çok yanlış. Günümüz bilimine aykırı. Bizim eşya dediğimiz, cansız sandığımız varlıkların içinde milyonlarca atom Mevlevi dervişleri gibi fırıl fırıl dönüyor. Nötronlar, protonlar, elektronlar sanki birer Mevlevi... Bir gün bilim bunu ispatlayacak. Ben sana şimdiden söylüyorum, eşyanın da bir duyarlığı var. Mesela benim otuz kırk yıllık bazı elbiselerim var. Zaman zaman gardırobumu açar onları sever okşarım. Ne zaman onları giysem dostlar “Güle güle giy” diyorlar. İlk günden itibaren onları itina ile giyerim. Eve gelir gelmez çırpar, fırçalarım. İtina ile gardıroba koyarım. Onlar da tüm canlı varlıklar gibi sevgi, saygı, ilgi beklerler. Kitaplarıma karşı da son derece saygılıyımdır. İki yüz kere okuduğum bazı kitaplar vardır. Onları o kadar dikkatle, saygıyla okumuşumdur ki görsen kitapçıdan yeni alınmış sanırsın. Rahmetli eşim Rana Hanım, kırk dört yıllık evliliğimizde bir kere dahi olsun bir tabak, bir bardak, bir fincan kırmadı. Çünkü herşeyi Besmeleyle, saygıyla, incelikle alırdı. Bu son derece önemli bir olay. Eşyaya gereken saygıyı göstermeyenlerin ben maneviyat yolunda ilerleyeceklerine inanmıyorum. İnşallah sen de çevrende yer alan, kullandığın eşyaya karşı son derece saygılı olursun.
Sevgili yavrum, şimdilik bu kadar. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Eşya dediğimiz aslında Allah’ın nurunun somutlaşmış şekli değil midir? Yazan Can
Cvp: Eşya dediğimiz aslında Allah’ın nurunun somutlaşmış şekli değil midir? Yazan Sabri Tandoğan