Değerli Üstâdım, Değerli Dostlar,

Bu sabah e-postama bir mesaj düştü.. Pırlanta dostlarımın birinden geliyordu ve içinde minik bir hikâye vardı...

Hikâyede, zekî torun bilge dedesine şöyle soruyordu... "Dedeciğim, acaba ortalama insan ömrü ne kadardır??" Dede "Ezanla namaz arası kadardır yavrum"  diyerek cevap veriyordu.. "O kadar kısa mı?!" diyerek yerinden şaşkınlıkla hoplayan torununa ne demek istediğini hikâyenin devamında izâh ediyordu...

Dedenin hikâyeye konu olmuş açıklamalarını -yanılmıyorsam-  daha önce merhum üstâd Şemseddin Yeşil'in sohbetinden (bant kayıt) dinlemiştim ve anlattıkları bende hayranlık uyandırmıştı...  

Mealen şöyle söylüyordu merhum Üstâd.... Bir müslüman için ömrü hayatında bir gün vardır ki, o gün 5 vakit dışında bir 6. vakit yaşar.. Bu vaktin adı, ne sabah, ne akşam ne de yatsıdır.. O vakit ölüm vaktidir.. Müslüman çoğu zaman unutur ama o vaktin ezanı çoktan okunmuştur; hem de sağ kulağına yeni doğduğunda... 6. vaktin namazı da vardır ve kâmeti de çoktan okunmuştur sol kulağına...

Mealen böyle söylediklerini hatırlıyorum.. Hikâyede ise, dede torununun şaşkınlık yüklü sorusuna cevap olarak şunu ekliyordu.. "İnsan ömrü namazsız ezan ile ezansız namaz arası kadardır.." Hikâyeyi kaleme alan muhtemelen aynı kaynaklardan beslenmiş ki, daha sonra merhum Ş. Yeşil'in açıkladığı türden bir  cevap söyletiyordu dedeye..

Son söz olarak, ebedî bereketlerin ezanımızla namazımız arasında kazanç hânemize yazılması için Cenâbı Allah'a niyazımı; siz güzel kullarına da selam ve saygılarımı arz ediyorum..

Kardan Adam

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :