Sayın Volkan İrken,

9.12.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, gönderdiğin mail bana bir çığlık gibi geldi. Duyan, düşünen, hisseden, muhakeme eden, mukayese yapan, araştıran bir memleket gencinin feryadı. Ve sen feryadı koparmakta  tamamen haklısın. Mailin bana ister istemez büyük Yunus’u çağrıştırdı.

“Yunus der ki şehre varam

Feryad-ü figan koparam”

Düşüncelerinde tam bir isabet var. Bugün gazetelerle, televizyonlarla, sinemalarla, tiyatrolarla bir kültür edinmek tamamen imkansızlaştı. Buyurduğun gibi herşey magazin oldu.

Bu durumda biz ne yapabiliriz? Şimdi onu araştıralım.

Sevgili Yunus, bir şiirinde

“İlim ilim demektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır”

Demek ki yavrum önemli olan hangi kaynaklara gideceğimizi bilebilmek. Bırakalım şu rezil, kepaze yayın organlarını. Yunus

“Gel, dosta gidelim gönül”

diyor. Dost kimdir? Dost Allah’tır, Peygamberdir. Dost Yunus’tur, Mevlana’dır, Hacı Bayram Hazretleridir. Dost, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, Kastamonu’lu Hacı Şaban-ı Veli Hazretleri’dir. Dost, günümüzde yaşayan Allah’ın ve Peygamberin izinden giden mübarek kadınlar, erkeklerdir.

Sevgili Volkan, biz bu kadar dosta sahipken Türkiye’yi içinden yıkmak isteyen şer kuvvetlerin yayın organlarıyla niye vakit geçirip, oyalanalım? Önemli olan günlük hayattaki aktüel olaylar değil, o olaylar karşısında bizim takınacağımız mertçe, yiğitçe, efendice, medenice tavırdır. Ne demek istediğimi anlyorsun değil mi yavrum? Sızlanmakla, şikayet etmekle, ah-ü vah etmekle hiçbir yere varamayız. İtalyanların beni çok etkileyen, harikulade güzel bir atasözleri var. Diyorlar ki “Düşman, çiçek göndermez”. Durum bundan ibaret yavrum. Ankara Gazi Lisesinde okurken çok değerli müzik öğretmenimiz Faik Canselen’in İleri Marşı’nı seninle beraber söyleyebiliriz:

“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu

Karşında bekliyor seni tanyeri

Yürü, atıl, devir karanlığı

Durma yürü, haydi ileri”

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :