Çok Sevgili  Büyüğüm, Aziz Babacığım,

Rahmet ve feyiz dolu, sağlık ve huzur içinde geçecek güzel günler dileğiyle size ve bütün dostlara saygı ve sevgilerle merhaba...

Sevgili büyüğüm, içinde bulunduğumuz bu günlerde yoksullara yardım haftası etkinlikleri yapılıyor. Yine inşallah önümüzde karşılamaya hazırlandığımız bayram günleri var...

Sizin Gönül Sohbetleri kitaplarınızdan birisinde verilen bir anektod var: Bir aile İsviçre’ye giderek yerleşiyorlar ve iki çocuklarını orada okutmaya başlıyorlar. Oradaki yaşam bir süre sonra bu aileye çok cazip gelmeye başlayınca daimi kalabilmek için vatandaşlığına geçmeye karar veriyorlar ve  gerekli başvuruları yapıyorlar. Bir süre sonra başvurularına gelen cevapta bunun mümkün olamayacağı bildirilince aile bu durumun nedeni merak ediyor, soruşturuyor.  Aldıkları cevap ise oldukça düşündürücü: “Şimdiye kadar size birçok kez farklı yardım kuruluşlarından davetler geldi, az da olsa bir katkıda bulunmanız istendi. Ancak siz bunların hiçbirisine cevap vermediniz, bu ülkede hiçbir yardım işinde bulunmadınız. Bu durumda bu ülkenin vatandaşı olamazsınız.” deniliyor.

Sevgili büyüğüm, Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim’de de yoksullara yardım konusu bir çok kez işleniyor, yardım eden kimselere değinilirken “Yiyeceği kendi canı çektiği halde başkalarına yedirenler”  ve “Gece gündüz, sabah akşam mallarını Allah yolunda harcayanlar” örnek verilirken, “Elinizde bulunan nimetlerden paylaşın” buyruluyor. ‘Elinizde bulunan nimetler’ tanımı aslında pek çok şeyi kapsıyor. Örneğin sağlık, huzur, mutluluk, bilgi, ilim ve nihayet maddi imkanlar... Hazret-i Osman (RA) “İlmin zekatı öğretilmesidir” buyuruyorlar.

Bugünkü hayat şartları içinde aslında birçok kimse maddi imkanların yoksulu olmaktan çok önce ilgi, şefkat, dostluk gibi konularda yoksulluk çekiyor. Artık öyle kimseler var ki maddi hiçbir sorunları olmamasına rağmen ilgilenecek bir dostun, kapısını çalacak bir elin, bir dost sohbetinin ve menfaate dayanmayan bir ilginin ve sevginin hasretini çekiyorlar.

Yardımlaşma konusunda önemli noktalardan birisi de yapılan iyiliklerin daha sonra başa kakılmaması hiç şüphesiz. Yüce Kitabımızda yapılan iyiliklerin başa kakılması durumu “yağan yağmurla üzerindeki toprağın akmasıyla cascavlak kalan bir kayaya” benzetiliyor. Lokman Hekim de bir öğüdünde oğluna şöyle tavsiyede bulunuyor: “Yavrum, iki şeyi unutma:  Allah’ı ve ölümü. İki şeyi de unut: Birisine yaptığın iyiliği  ve birisinin sana yaptığı kötülüğü”.

Sevgili büyüğüm, siz bir maile vermiş olduğunuz cevabınızda dolmuştan inerken şöföre söylenecek bir güzel sözün, bir güzel dileğin biraz sonra meydana gelecek bir kazayı önleyebileğini belirtmiştiniz. Demek ki insan isterse bir güzel sözle bile etrafına yardımcı olabilyor... Yine çok önce Danıştay’a sizi ziyarete gelen ve gelirinin az olduğunu, bu durumda nasıl olup da yardım yapabileceğini soran bir beyefendiye birlikte dışarı çıkarak bir simit aldırdığınızı ve orada hasretle ve iştahla simitleri izleyen iki yoksul çocuğa paylaştırmasını istediğiniz anlatmıştınız. Ve o zatın o çocukların duyduğu sevinçle ne kadar mutlu olduğunu ve sözlerinize hak verdiğini...

Çok değerli büyüğüm, Yüce Peygamberimiz de yardımlaşma konusunda en güzel bir işaret olarak “Sadaka malı azaltmaz, ancak ömrü uzatır ve kötü ölümü önler, hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz” buyuruyorlar. Yine bir başka Hadis-i Şeriflerinde “Sizden hiçbir komşu hanım bir koyun parçası bile olsa komşusuna verceği şeyi küçük görerek vermemezlik etmesin” buyuruyorlar. Böylece bu çok değerli buyrukların ışığında içinde bulunduğumuz anlamlı günleri de vesile ederek hayırlı işlere yönelebilirsek birçok güzelliklere de atım atmış olacağımızın müjdesi veriliyor...

Aziz büyüğüm, en son olarak da bizlere ve bütün insanlığa sunmakta olduğunuz güzellikler ve dost eli için size hürmet sevgi ve selamların en değerli olanlarını sunuyor, yapmış olduğunuz katkıların birbirini destekleyerek yepyeni hayırlara vesile olacağına yürekten inanıyoruz. Yüce Rabbimiz yardımcınız olsun, kuvvetinizi artırsın ve sizi bizlere herzaman için güzellik, nur ve hayat kaynağı eylesin inşalllah...

Müsaadenizle...

Çiğdem Seçkin Gürel

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :