Sayın Nurdan Hakverdi,
19.12.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, hayat yolunda yetişmek, tekamül etmek istiyorsun. İyi, çok güzel. Ama bunu neden çevrenden bekliyorsun? Dünyanın en büyük on romancısından biri olan Maksim Gorki, bir fırıncının yanında çıraktı. En güzel eserlerini odun alevlerinin karşısında yazdı. Bunun gibi daha yüzlerce, binlerce örnek verebiliriz. Cezanne, o kadar fakirdi ki çiçek alacak parası yoktu. Daha uzun süre dayandığı için elma alıyor, model olarak elmaları kullanıyordu. Siz bırakın çevrenizi. Var gücünüzle kendinizi yetiştirmeye çalışın. Gecenizi gündüzünüze katın. Kültüre giden yol kitaptan geçer. Önümüzde Yunuslar, Mevlanalar varken çevredeki insanlardan bize ne? Yunus’un öyle mısraları var ki kırk yıldır onları çözmeye çalışıyorum. Mesela
“Bir ben vardır bende, benden içeri”
“Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar”
“Bir siz dahi sizde bulun, benim bende bulduğumu”
“Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır”
“Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan”
“Her dem taze doğarız, bizden kim usanası”
“Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın”
gibi mısralar. Bırakın çevredeki onu bunu, siz Yunus’u, Mevlana’yı çözmeye çalışın. Yüz yıl da yaşasanız onlardaki derinliğin, güzelliğin sonuna varamazsınız. Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Benim çevrem de hep “ver yesin, ört uyusun”larla doluydu. Ama ben onlara aldırış bile etmedim. Okudum, deliler gibi, çılgınlar gibi okudum. Gün oldu aç kaldım, ekmek paramı kitaba verdim. Olay bu yavrum. Lütfen kafanı çevreye takma. Anlatacaklarım bu kadar.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” Yazan Nurdan Hakverdi
Cvp: “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” Yazan Sabri Tandoğan