Sayın İsmail Bey,

30.12.2007 tarihli mailinizi aldım.

Efendim, gönderdiğiniz maili yıllarca düşünsek, ürpersek, oturup halimize ağlasak yine azdır. Gerçekten bu memlekette o kadar güzel insanlar yaşamışlar ki onların torunları bugün de bütün ihtişamlarıyla çevrelerine nur veriyorlar. Bayramda Eyüp’deki Ümmi Sinan Hazretleri’nin dergahına gittik. Torunu Seher Hanımefendi bizi karşıladı. Öylesine muhterem, öylesine muhteşem bir hanımefendi ki değil elleri, ayakları bile öpülebilir. Allah ondan razı olsun. Sohbet süresince o kadar güzel şeyler işittik ki içimiz Allah aşkıyla, Peygamber aşkıyla, Kur’an aşkıyla doldu. Seher Hanımefendiyi görüp de İslama yakınlık duymamak imkansız. Bu memlekette daha nice güzel insanlar var. Anlattığınız hikaye unutulur gibi değil. İnşallah son nefesimize kadar da unutmayız. Lütfedip bu maili gönderdiğiniz için size ne kadar teşekkür etsek azdır. Gerçekten bu memleketin insanları, hırsızından, sarhoşundan, o yolda olan kadınlarına varıncaya kadar bir başka, bir farklı diğer insanlardan. Öyle hikayeler anlatılıyor, öyle olaylara şahit oluyoruz ki insanın iç dünyası farklı boyutlar kazanıyor. Zahirden kurtulup, maneviyatın iklimlerinde soluk alıyorsunuz, rahatlıyorsunuz. Allah sayılarını artırsın. Yeter ki bizler Hak yolunda olalım. İnsanları sevelim, onlara saygı duyalım, onların hizmetlerinde bulunalım. O zaman bambaşka kapılar açılacak, yepyeni imkanlar doğacak. Yeter ki şu karamsarlığı, şu küskünlüğü, kırgınlığı bir tarafa bırakalım. Yediğimiz aşk, içtiğimiz aşk, okuduğumuz aşk olsun. Biz aşkla öyle dolalım ki yolda birisi bizi gördüğü zaman “Ey aşk, nereye gidiyorsun” desin. İçimiz aşk, dışımız aşk olsun...

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :